Kitaba başladıktan sonra sayfalar o kadar hızlı akıyor ki ne geçen zamanın farkında oluyorsunuz ne sayfanın.Kitabı bitirince buruk bir tebessüm ve boğazında düğüm kalıyor insanın.
‘Yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak’ diye görüyordu yaşadığı kısacık zaman dilimini Afife.Afife Jale sahne adıyla hem bir sembol hem de bir fedaidir bana göre.
“Tiyatro meşalesinden sıçrayan kıvılcımların ruhunu ateşlediği andan itibaren, büyük sanatla hem var hem de yok olmuştu.” diyor yazar onun için.
Türk tiyatrosunda bir devrin kapılarını açmış ve tüm zorluklara rağmen asla tiyatro sevdasından vazgeçmemiş ama önündeki engel istese de karşı koyamayacağı ,verdiği savaşın en ağır zararı olan baş ağrısı ve onun peşinden gelen morfin bağımlılığı olmuştur.Bir bahar akşamı rastladığı, onunla ağlayıp onunla gülen büyük aşkı Selahattin Pınar’da karşı çıkamamıştır bu zorluğa ne kadar uğraşsada.Yazarın da dediği gibi “Ne üzücü bir hayattı ve nasıl da kendisine layık olmayan bir sona ulaşmıştı.”