Huzursuz beyni bilinçli yaşamının her evresinde onu a priori kavramlardan uzak tutmuştu. Düşünce akımlarıyla olayların alt katmanlarını, gelişim aşamalarını, kişiye ve topluma şekil verme güçlerini, inebildiği kadar derinlerde arar, onları damıtarak kendi gerçekliği içine yerleştirirdi. Hayat, sonsuz soruların sürekli dalgalandırdığı bir bilinmezler okyanusu gibiydi. Yanıtı verilen her soru, kendi içinde yeniden bölünerek geometrik diziler halinde çoğalıyor, giderek daha girifit soruların oluşmasına neden oluyordu.