Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
Ok, Balta ve Mancınık
Bu kitap 1884 tarihli denemenin gözden geçirilmiş geniş savaş tarihi araştırmaları alanındaki ilk girişimdir ve uzman olmayan okurun ulaşabileceği en iyi anlatılardan biridir. Kitap için 20'den fazla kaynak kitap,kronik,tarihi belge kullanılmıştır. Biliyorsunuz ki "Tarih" belgeler ile yapılır. Ortaçağ savaşlarına ilişki kaynaklar. Dönemin kroniklerinde, beratlarında ve resmi kayıtlarında gizlidir. Sıradan araştırmacının bu kaynaklara başvurmaya pek ihtiyaç duymayacaktır. Umuyoruz ki Oman'ın denemesini okuyup merakı uyanacak okur, yeteri kadar ipucu bulacak ve dilediği yönde ilgisini geliştirecektir. -John H. Beeler 1953, Nisan Ortaçağ savaş sanatının başlangıcı ve bitişini burada öğreneceğiz. Hadrianopolis m.s 378 - Marignano m.s 1515 arasında geçen dönemler bilimsel açıdan incelenip kitapta yer almış. 1- Roma savaş biçiminden ortaçağ biçimine geçiş Roma Lejyonerlerinin ihtişamlı gücü ile başlıyoruz. Bu ihtişamlı güç Roma'yı sonsuz bir güç sağlayamadı. Atlının yükselişi ile Lejyonerlerin günü artık geçmişti. Hadrianapolis bunun en büyük kanıtı idi. Roma birliklerini sınıflaştıran en önemli kişi İustinianos idi. Feodarate mızraklıları,atlı okçular ve dahası... Roma İustinianos'un yeniliklerine sadık kalamadı zamanla bozulmalar başladı. 582'de Mavrikios tahta çıkınca ordu yeni bir düzene girdi. 2- Erken Ortaçağ Bu bölüm romanın çöküşünden Hasting ve Durazzo savaşlarını kapsamakta. Franklar, Anglosaksonlar, İskandinavlar'ın birlik sınıfları-silah-zırh evrimleri kapsamlı olarak anlatılmakta. Framea,Francisca,Beowolf,Dan savaş baltası,Kama-kılıç,Kalkanlar,Özel zırhlar. Ülkelerin savaşları, tarihi olaylar,sonuçlarında oluşan savaş sanatı evrimi.Bu bölümdeki savaşların önemi atlı birliklerin piyadelere karşı üstünlüğü, yıkıcı etkisi. 3- Bizanslılar ve Düşmanları Yenilgi sebepleri askerlerin yetersizliği değil,kötü generaller, yetersiz sayılar ve öngörülemeyen felaketlerdi. Doğunun savaşı bir "Sanat" gibi uygulamasına karşın batı "çatışma" olarak uyguluyordu. Batılı generaller karşılarındaki düşmana göre taktik uyguluyorlardı Türk, Frank, Slav, Sarasen ile nasıl savaşacaklarını iyi biliyorlardı. Türkleri tasfir edişleri ; Uygulanan taktik diğer yöntemlerden farklı idi Türkler mızrak ve pala taşıyan, zafer içinse oklarına güvenen hafif atlı askeri çetelerden oluşuyordu. Taktikleri aslında Attila'nın taktiklerinin aynısı, Alp Arslan, Batu Han'ın taktiklerinin habercisiydi. Türkler, "Her türlü pusu ve manevraya yatkın," keşif yollarını yerleştirirken de çok dikkatli oldukları için sürpriz saldırılarla nadiren karşılaşıyorlardı, onlarla ok atışına girilmemesi tavsiye ediliyordu. Ama bizans ağır süvarisi onları alaşağı edebiliyordu. At vurulunca Türkler üstün taraf oluyordu. Bozkır göçebesi asla kendi ayakları üzerinde savaşma alışkanlığı edinmemiştir. Dolayısıyla Türklerle atsız savaşmak tercih ediliyordu; ancak hızlı toparlanabildikleri için takip sırasında daima dikkatli olmak ve askerlerin kaçmasına izin vermemek gerekiyordu. Türkler kadar Sarasenler'de tehlikeliydi en tedbirli ve en dikkatli olanlar Sarasenlilerdi. Taktik ve strateji sahibi olmayan komutanlar Sarasenlere karşı başarılı olamazdı. İki ordunun kendi topraklarını savunmaya çalışmaksızın ötekinin topraklarını yakıp yıkmayı Hıristiyanlık ile İslamiyet'i sınır bölgelerinde yaşayanlara çok aşina bir uygulamaydı. "7. yüzyılda Halid bin Velid ve Amr bin As önderliğinde Suriye ve Mısır'ı fetheden Araplar, zaferlerini ne silahlarının üstünlüğüne ne de örgütlerinin mükemmelliğne borçluydular. Kaderciliklerinden gelen fanatik cesaretleri sayesinde kendilerinden daha iyi silahlanmış, daha disiplinli askerlerin karşısına çıkabilmişlerdi." Leon'un Tactica kitabında bir çok askeri oluşum, taktik, strateji, ve ırklara karşı bilgiler içeriyordu.6.yy'da batı Avrupa'da benzeri yazılması mümkün olmayan bir kitap. Bizans düşman ordularının subaylarına ihanet etmeye yönlendiren mektuplar göndermek ve bu mektupları başkomutanın bilmesi üzerine şüpheler başlıyor. Entrika taktikleri bizansa özgü bir stratejiydi. Mavrikios Bizans ordusunu geliştirmiş ve yeni bir sistem getirmiş. Düzenli ordu- birlik temelleri Mavrikios sayesinde atılmış. “Ordunun hizmetinde ayrıa savaşçı olmayanların oluşturduğu geniş bir kafile vardı. Süvarilerde her dört askere bir seyis düşüyordu; piyadelerde her on altı adama, içinde "bir el değirmeni, bir bağcı bıçağı, bir testere, iki bel, bir tokmak, geniş bir sepet, bir trpan, iki kazma" a ve sözlüklerin ne olduklarına dair hiçbir ipucu vermediği 2" çeşitli araçlar bulunan bir arabayı süren bir hizmetli düşüyordu. Böylece, siper kazmak için "centuri başına yirmi bel ve yirmi kazma daima hazırdı. Bizans ordusunun örgütlenmesi öylesine mükemmeldi ki, sadece bir "askeri kafile" değil, sedyeci (oKpußtovot =scriboni) ve cerrahlardan oluşan bir sağlık grubu bile vardı. Askerler geri çekilirken scriboni'nin cepheden getirdiği her yaralı için bir nomisma9 alması askerlerin hayatına verilen değeri gösterir. Savaşçı olmayanların ve araçların yürüyüşüne özel subaylar nezaret ederdi. Bu kafile, topluca tuldum (toúAdov) olarak anlıyordu ve Tactica'nın çalışkan yazarının dikkatini çeken konular arasındaydı.” Mühendislik açısından en önemli kuşatma silahlarını kullanmışlardır ; Vinea, testudo, katapult, mancınık, ve ballista. Tabi her yükselişin bir düşüşü oluyor Bizans’ın düşüşü ise o tarihi savaş ile başlayacaktı. 1071 Malazgirt savaşı bu savaş Romanos Diogenes’in aceleciliği Alp Arslan’ın atlı okçuları karşısında yerlebir oldu. Bizans bu savaştan sonra çöküşe engel olamadı. Anadolu'nun içlerindeki thema'ları Selçuklu Türkleri tarafından işgal edilince, imparatorluğun asker kaynağı olan ve beş yüz yıldır doğu ordusunun çekirdeğini oluşturan yiğit Isaurialıların ve Ermenilerin toprakları imparatorluktan koptu. 4- Feodal Süvarinin Üstünlüğü Süvarinin üstünlüğünü kanıtlayan savaşlar bu bölümde yine karşımıza çıkıyor. 12. 13.yy’larda piyade önemsiz bir birlik olmuştu. Savaş başlatıcı birlikler olarak kullanılıyorlardı. Asıl fark yaratan Atlı Süvariler idi. Paralı askerler yine orduların belirli bölümlerini oluşturmaya başlamıştı. Ordular tarafından pek sevilmeyen bu adamlar İmparatorların gözdesiydi. Sevilmemelerinin sebepleri ; paraları ödenmeyince ihanet edebiliyor, tam anlamıyla güven duygusu sağlanamıyordu. Kaleler ; Sehrin surları iç hisarın surları kadar sağlamdı ve her bölge küçük büyük kalelerle donatıldı. Dönemin asıl askeri yetkinliğini gösteren özellik, büyük kalelerin her yeri görebilecek noktalara kurulmasıydı. Tek bir kale çoğu kez öylesine iyi bir konumda bulunurdu ki, bütün bir bölgenin kilit noktası olurdu. Örneğin I.Richard'ın biütün doğu Normandiya'yı koruyabilen Château Gaillard'in, bu muazzam kalenin konumunu seçmiş olması onun duruma bir generalin gözüyle baktığını gösterir. Büyük bir ortaçağ kalesinin gücü olağanüstü sağlam yapısında yatar. Ancak genelde en çok kullanılan çare, ahşap çıkmaların (bretéche) ve perde surun Norman tahkimat sisteminin zayıf noktasını oluşturan uzun bölümlerini yanlardan koruyan büyük çıkıntılı kulelerin inşa edilmesiydi. Bretéche zemininde delikler olan ve surun tepesi boyunca aşağı yukarı bir metrelik çıkıntılar oluşturarak uzanan ahşap bir galeriydi. Sura raptedilmiş kirişlerle destekleniyor ve alttaki delikler sayesinde surların hemen dibindeki zemin denetim altına alınabiliyordu. Böylece kuşatan taraf artık kuşatılanın fırlatma menzilinin dışına çıkamıyor ve tahkimata ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın kaleden fırlatılan silahlara maruz kaliyordu. Bu galerilerin zayıf yanı, ahşaptan yapıldığı için mancınıkla fırlatılan yanıcı maddelerle ateşe verilebilmesiydi. Bu sorun, ahşap yapının yerini taş galerinin aldığı kule mazgalı (machicolation) kullanımıyla oldukça erken bir tarihte aşıldı… Savunmada gerçekleştirilen öteki büyük ilerleme, yani yan kuleler çok daha önemliydi." Bu yöntem, kuşatan tarafın saldıran için seçtiği noktanın yanlarından karşı ateş açmayı mümkün aldı. Kuleler aynı zamanda surun ele geçirilen bir bölümünün kalenin geri kalanıyla her türlü iletişimini kesmeye hizmet ediyordu. Gediğin her iki yanındaki demir kapılar kapanınca düşman surun ele geçirdiği bölümünde tecrit ediliyor ve bir kuleye hücum etmedikçe sağa ya da sola hareket edemiyordu. Savunmadaki bu gelişme saldırıyı bir kez daha önemsiz hale getirdi. Açlık iyi savunulan bir kaleyi düşürmek için tek silahtı ve bu nedenle büyük kalelere saldırıdan çok kuşatma uygulandı. Kuşatma kuvvetleri, kaleyi çepeçevre sarıp bir de siper kazıp kamp inşa ediyor ve oturup açlığın etkisini göstermesini bekliyordu." Mevziilerini tahkim edince, kaleyi kurtarmaya gelen orduları püskürtürken savunmada olma avantajıni da yakaladığını görmek gerekir. Kuşatılan yerin iş binalarını ateşe vermeye çalışmak, suyunu kesmek ya da gece baskınları yapmak gibi diğer çareler nadiren sonuç veriyordu. “Barutun keşfi, saldıran tarafın üç yüz yıl içinde sağladığı ilk avantaj oldu. Ne var ki keşfedildiği dönemde uzun yıllar boyunca topun bile pratikte fazla önemi yoktu. Konstantinopolis'in 2.Mehmet tarafından ele geçirilmesi 1453 Avrupa'da top gücünün öncü rol oynadığı ilk önemli olay oldu.” 1453- Sultanlar topun önemini anlama bakımından da çağlarının ilerisindeydiler. Konstantinopolis'in 2.Mehmet tarafından zaptı, muhtemelen sonucun topçunun gücüyle belirlendiği ilk büyük olay oldu. Haçlı Sonuçları ; Haçlıların doğu deneyiminin Avrupa savaşlarında herhangi bir değişikliğe yol açtı mı diye baktığımızda, tahkimatın geliştirilmesi dışında fazla önemli bir şey olmadığını görürüz. Rum ateşinin, eğer bileşimi gerçekten saptandıysa, batıda pek az kullanıldığı görülecektir. Türk ve Memlük sultanlarının süvarisinden örnek alınan atlı okçular büyük bir askeri başarı göstermedi ; eğri süvari kılıcının, Mağrip kargısı'nın, atlının kullandığı topuzun ve diğer birkaç silahın kullanılmaya başlanması da sözü edilecek kadar önemli değildir. Bir bütün olarak ele alındığında Haçlı Seferleri, tuhaf bir biçimde önemli sonuçlar doğurmamıştır. Avrupa dünyası bu seferden hiçbir ders çıkarmadı. Yüz elli yıllık bir aradan sonra doğulu düşmanla bir kez daha karşılaşan batılı ordu, Nikopolis'te (Niğbolu, 1839) tam da El Mansura'da savaşın kaybedilmesine yol açan hatayı tekrarladı. 5- İsviçreliler Feodal Şövalyenin yıkıcı etkeni. “Onlar savaş alanının lordlarıydı, çünkü savaşın nerede yapılacağını tayin eden düşmanları değil, onlardı.” Bunun en önemli sebebi kulladıkları 5.5 metre uzunluğundaki kargıları, 2.5 metrelik savaş baltaları. Atları uzaktan imha ediyor, tek vuruşta atın kafasını koparıyor çoğu zırh işlevsiz kalıyordu. İsveç piyadeleri zırh taşımazdı, hızlı hareket ederlerdi onlar için avantajdı. Kendilerine has taktikleri olan İsveçreliler kirpi taktiğini sıkça kullanırlardı. Bu taktik sayesinde yürüyen bir kale gibi olurlardı. Atlılar asla onlara ulaşamazdı İsviçleriler kendilerini şu savaşlar ile kanıtladılar ; Morgarten, Laupen, Sempach, Arbedo, Grandson, Morat, Nancy Üstünlüğün azalma nedenleri ; Çağının yeniliklerini takip edememesi, İspanyol ve benzeri ülkelerin zırhlı kılıçlı piyadeleri ,kargılı İsveçlileri etkisiz hale getiriyordu. İkinci bir neden barutlu silahların icadı. Kirpi düzenini yok eden toplar ve tüfekler artık İsveçliler için ölümden başka bir şey ifade etmiyordu. Bu sonuçlarla artık aşılmaz piyade ünvanlarını kaybettiler. İsveçre silahını neden kullanımda kaldığı sorulabilir. Bu sorunun yanıtı, kılıcın bir süvari hücumunu durdurmaya uygun olmamasından, kargının ise 17.yy sonunda süngü icat edilene kadar bu amaçla kullanılmasında yatar. 6- İngilizler ve Düşmanları Uzun yayın öncüleri olarak Kabul edilirler, feodal rejimin zırhlı atlısının üstünlüğünü sona erdirdi. Uzaktan atılan isabetli atışlar atlı daha ulaşamadan etkisiz hale getiriliyordu. Uzun yay I.Edward’a borçlu idi kullanım alanlarını savaşlar ile genişletti. Okçu “ kuşağında 12 İskonuç canını taşımakla övünebilirdi artık okunu, büyük yığınlar halinde gelen kargılıların oluşturduğu kolay hedefe fırlatmaktan başka bir şey yapmıyoprdu ve bunun etkili olduğuna şüphe yoktu.” İskoçlara karşı İngiltere; [Bannockburn (1314) aslında bu genel kurala dikkat çekici bir istisna oluşturur. Ne var ki bu savaşın sonucu, Falkirk taktiklerinin bir kenara atılmasından değil, II. Edward'in yönettiği bir seferden bekleneceği gibi, yeteneksiz ve neredeyse çılgınca bir savaş yönetiminden kaynaklanmıştı. Bileşimi bakımından Wallace'inkine çok benzeyen Robert Bruce'un güçleri tahminen 10.000 adam ve 500 kargıı athdan oluşuyordu. Bruce, New Park'ta, Edward'in kurtarmaya ant içtiği Stirling şehri ve kalesini kapsayan güçlü bir mevziyi tutmuştu. Iskoç kralı, Falkirk' ten Stirling'e uzanan eski bir Roma yolu boyunca bir saldırıyı karşılayacak şekilde mevzilenmisti, ancak 23 Haziran 1314 günü öğleden sonra keşif yapan Ingilizler, karanlğı firsat bilip İskoç mevzilerini bozmaya karar verdiler. Böylece 23-24 Haziran gecesi, Bannockburn köyü ile Crookbridge arasında kalan Bannockburn Irmağı'nı geçmeye çalıştlar. Burası 14. yüzyılda batakığımsı bir bölgeydi. Edward'ın sayısı 20.000i bulan ordusu bütün gece sularla boğuştu. Şafak söktüğünde, St. Ninian Kilisesi'nin altındaki düzlüklerde dolanan örgütsüz bir yığın halindeydiler, Sadece Gloucester Kontu'nun komutası altındaki öncüler bir tür düzen kurmayı başarmıştı. Bu durum Bruce'a hemen kullanacağı altın bir fırsat sağladı. Ordusunu yeni cepheye çevirerek, Isviçre saldırı düzenine çok benzeyen schiltronlar halinde bayırdan aşağıya indirdi ve kargaşa içindeki İngiliz birliklerine mahvedici bir gücle saldırdı. Birkaç Ingiliz okçusu sağ cenah- d mevzilenmişti, ancak bunlar askerleri toplayan Keith'in komutası altında İskoç süvari hücumuyla ezildi ve savaş alanının dışına sürüldü. Bu sald șövalyelerinin o zamana kadar bilinen tek dikkate değer eylemiydi. Ağır birliklerle desteklenmeyen okçular işlevsizdi. Fransızlarla çoğu zaman toprak savaşları yaşıyorlardı. En büyük düşmanları neredeyse Fransızlardı. Fransızları yeniliklere alıştıran bir lider vardı Du Guesclin ; Du Guesclin'in harekâtına rehberlik eden, şövalyelerin kılıç oyunlarından çıkan vecizeler değil, sağduyuydu. Savaş alanına macera ruhuyla değil, iş yapma anlayışıyla yaklaştı. Îngilizleri Fransız topraklarından atmayı amaçlayan Du Guesclin, bu görevin göz boyayan kahramanlıklarla mı yoksa dikkat çekmeyen ağır bir çalışmayla mı yapıldığı umursamadı. Gerekir se savaşacaktı, ancak hedefe şiddetli çatışmaların yanı sıra kurnazlıkla da ulaşmaya hazırdı. Gece baskınları, pusular ve her türlü manevrayı açık saldırılara tercih etti. Özgür bölükleri sayesinde sürekli asker bulabiliyordu, bu yüzden asla güçlerinin savaşmadan yok edilebileceğinden korkmak, böyle bir korkuyla çatışmaya girme tehlikesini göze almak zorunda kalmadı. Bu yaklaşım onu, feodallerin geçici ordularına komuta eden pek çok general için vahim sonuçlar doğuran alelacele harekâtlara girişme zorunluluğundan kurtardı. Ingilizler büyük savaşlar kazanmaya yatkındi, sadece taciz için harekât yapmaya değil. Stratejide değil, taktikte uzmandılar ve art arda önemsiz kuşatmalar yapıp utançla geri çekilince, Manş Denizli'nin ötesinde egemenlik kurma gibi tedbirsiz girişimlerine son verdiler. Fransa- İngiltere Sonuçlar ; İngilizlerin Fransa'dan sürülüşünü stratejik nedenlerden çok siyasal nedenlere bağlarken, 15. yüzyılın profesyonel subaylarının sonunda Ingiliz askerlerinin üstünlüğünü olabildiğince azaltan bir yöntem keşfettiklerini de unutmamalıyız. Istilacıların iyi bir savunma mevzisine çekildiklerini gördüklerinde, saldırmaktan vazgeçtiler. Başarının neredeyse imkansız olduğu bir anda askerleri okların hedefi haline getirmenin anlamı yoktu. Dolayısıyla , yüzyılın ikinci çeyreğindeki Fransızlar, genellikle, Ingiliz ordusu hareket halindeyken ya da hızla savaş düzenine girmesini imkânsız kılan başka bir konumdayken saldırınca zafer kazandılar. Patay (1429) bu tür çatışmalara güzel bir örnektir; çatışma kaybedildi, çünkü saldırı başladığında Talbot yeterince hazırlanmamıştı. Bütün Fransız ordusunun savaş alanına ulaştığını sanarak savaş düzeni alırken önündeki gücün sadece öncü olduğunu fark etmedi ve bir cephe kurmayı amaçladığı Patay köyüne çekilmeye başladı. Ne var ki La Hire ana gövdenin gelmesini beklemeden geri çekilmekte olan kollara saldırdı ve "okçular oklarını yerleştirecek zaman bulamadan" aralarına girdi." Yayın mızrağa üstünlüğü, okçunun düşmanı belirli bir mesafede tutabilmesine bağlıydı. Kendi arasında da iç savaşlar yaşadı ingilizler. Düşmandan çok kendi içlerinde savaşlar, kendi silahlarına karşı savaşlar onları çok zorladı. Her anlamda gerilemeye sebep oldu. Kitapta Fransız, İskoç, İç savaşlar hakkında savaşlar, kahramanlar, askeri birlikler detaylı olarak bulunuyor alıp okuyabilir meraklısı. Teknolojik gelişmeler ; İngilizlerin kıta Avrupası'ndaki topraklarından sürülmeleri okçuların itibarını tamamen düşürmedi. Bu silah karmaşık çark ve manivelaları olan hantal arbalest' in karşısında hala üstünlüğünü koruyordu. Ancak yüzyıl sona erdiğinde büyük bir güç kazanacak olan yeni icat tabanca ve çakmaklı tüfeklerden geri kalmıyordu. Düşmanları ile olan savaşlardan sonra İngiliz savaş yöntemleri 1450-53 yıllarında, Fransa’daki müstemlekenin nihai kaybıyla sona erdi. Fransa ile çarpışmaları sona erdi. Gül savaşları yüzünden İngiliz askeri ükesinde dışarı çıkamadıi bu savaşlar sona erdiğinde VII Henry barış siyaseti aynı sonuca yol açtı. VIII. Henry Kıta Avrupası’nda siyaseti kısır- seyrek seferden çok diplomasi ve ekonomik olarak etkiledi. Yüzyılın ikinci yarısında ve 14. 15. Yy’da İngiliz ordusunun kendine özgü özellikleri, savaş sanatı formlarının genel değişimi ve dönüşümüyle birlikte sona ermişti 7- Sonuç ; Feodal şövalyenin yıkılmasında başrol İsviçre kargıcısı ve İngiliz okçusuna atfedilirken, aynı işin eşzamanlı olarak Avrupa'nın diğer bölgelerinde başka yöntemlerle gerçekleştirilmekte olduğunu unutmamalıyız. Savaş Arabası Bu, Rusların kendilerini süvari saldırılarından korumak için gelistirdikleri bir uygulamaydı. ilerlemekte olan orduya yük arabalanndan oluşan bir konvoy eşlik ederdi; yaklaşan bir düşman kuvveti keşfedildiği anda arabalar hızla bir çember oluştururlardı. Rus prensleri, goliaigorod yani yürüyen kale dedikleri bu yapıyı eskiden beri kullanıyorlardı. Zizka, bu sistemi dağlik Bohemya da kullanmak için benimsedi. Önceleri köylerden bulduğu arabaları kullandıysa da, daha sonra, topları taşıyan, kanca ve zincirlerle birbirine bağlanan özel araçlar yaptırdı.]| Bu savaş arabalarının, bir kez yerleştirildikten sonra, süvari hücumlarına yol vermeyeceği açıkt. Zırhlı şövalye, saldırısı ne kadar güçlü olursa olsun, meşe kalasları ve demirden bağlantiları geçemezdi. Husçuların korktuğu en büyük sey Germen atlılarının saldırısıydi ve buna direnmenin yolu bulunduktan sonra Savaş yarı yarıya kazanılmış demekti. Germen piyadesini ise zaten ayrıntılı bir hazırlık yapmadan halledebilecek güçteydiler. Yeniçeri Otoriteler hep bir ağızdan yeniçeri ordularını Sultan Orhan'ın oluşturduğunu söyler, ancak bu askerlerin 15. yüzyılın başından daha önce Osmanlı ordularının önemli bir unsuru olduğunu gösteren herhangi bir somut bulgu yoktur. Kosova (1389) ve Nikopolis [Niğbolu] (1396) zaferleri ağır zırhlı sipahiler tarafindan kazanılmıştı: Nigbolu'da, Sigismund'un yenilgisine büyük ölçüde Stefan Lazareviçin Sırp şövalyelerinin hücumu yol açmıştı. Kanuni dönemine kadar yeniçerilerin sayısı 12.000i buluyordu. Yeniçerilerin erken başarıları Ingiliz okçusunun başarı nedenleriyle tamamen aynıdır. Bu erken dönemin silahı yaydı. Batının uzun yayı değildi ama yine de son derece etkiliydi. Yeniçerinin yay dışındaki teçhizatı çok basitti: Savunma silahı taşımıyor, sadece sivri uçlu bir keçe başlık ve dizlerine kadar uzanan bol gri bir gömlek giyiyordu. Yay ve sadağının yanında, bir palası ve uzun bir kılıcı vardı. Sofuca bir disiplin yakın dövüşte onu yenilmesi zor bir düşman haline getiriyordu, ancak yeniçeriler bu savaş türü için tasarlanmamışlardı. Bir sipere saldırdıkları ya da hücuma geçtiklerinde, kendi alanlarının dışına çıkmış olurlardı. Zırhlarının olmaması, tek başına ele alındığında, yüz yüze çarpışmak için oluşturulmadıklarını göstermeye yeter; asla kargı kullanmamaları da dikkate değer bir olgudur. Îngiliz okçusu gibi, kargıyı ya savunma mevzilerinde ya da süvariye destek olarak kullanılıyordu. Osmanlı – Macar ilişkisi – Top -Osmanlı Gerileme “Osmanlı sultanlarının en korkulu düşmanı Macaristan idi. Macar kralları, Balkan Hıristiyanlığının tamamını Türklere karşı birleştirecek yerde, Sırpları ve Bulgarları Roma Katolikliğine kazanmaya çalışıyorlardı. Macaristanın askeri örgütlenmesi Türklerle başa çıkmaya uygundu. Bütün Avrupa uluslar içinde sadece Macaristan atlı okçulardan oluşan bir güce sahipti.” “Sultanlar topun önemini anlama bakımından da çağlarının ilerisindeydiler. Konstantinopolis'in 2.Mehmet tarafından zaptı, muhtemelen sonucun topçunun gücüyle belirlendiği ilk büyük olay oldu. Çok sayıda top öne çıkarılıyor ve süvarinin top aralarındaki boşluklardan ileri fırlamasını önlemek için birbirine zincirleniyordu. Bu sistemin atlı sayısı bakımından üstün bir düşmana karşı hem Mercidabık 1516 hem de Çaldıran 1514 büyük bir başarıyla uygulandığı söylenir” “Süleyman'ı saltanatından sonra Osmanlıların askeri becerilerini sürdürme gücü bakımından çağdaşlarının gerisine düşmelerinden kaynaklandı. Bu değişimle, yeniçerilerin yavaş yavaş bir ordudan bir kasta dömilmeleri arasında bağlantı kurulabilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Hıristiyanlığın sınırları artık, Belgrad gibi büyük önem taşıyan, tecrit edilmiş tek bir kaleyle değil, güçlü şehirlerden oluşan ikili ve üçlü bir hatla korunuyor ve bu hattın varlığı Türklerin bir önceki yüzyılda olduğu gibi hızlı ilerlemelerini ve tek bir başarılı savaş ya da kuşatmayla sonuç almalarını zorlaştırıyordu.” “Savaş faaliyeti artık bir sınıfın değil, bütün bir ulusun özelliğiydi ve savaşi feodal şövalyenin zevk aldığı, oysa toplumun geri kalanını mahveden bir uğraş olmaktan çıkmıştı. Savaş sanatı bir kez daha canlı bir gerçeklik olmuş,gelenek değil deneyim meselesi haline gelmişti 16.yy, bütün canlılığıyla bu sanata hızla yeni formlar ve çeşitlemeler kazandırıyordu. Ortaçağ nihayet sona ermişti, modern dünyanın bilimsel ve heyecan verici ruhu askeri meselelerde bir dönüşüm yaratıyordu. Bu dönüşüm, ortaçağın savaş yöntemlerinin, Yunan ve Roma’nın o büyük dönemlerinde yaşayan kadimlerin harekatlarına kıyasla yüzyılımızın stratejisinden çok daha uzak görünmesine neden oldu.” S.125
Ok, Balta ve Mancınık
Ok, Balta ve MancınıkC.W.C. Oman · Kitap Yayınevi · 201324 okunma
·
359 görüntüleme
Funda okurunun profil resmi
Tüm kitabı aktarmışsınız...
Funda okurunun profil resmi
Sabır gerektiren bir çalışma...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.