Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

TÜRK KATİLLERİNİN KANLI HATIRALARI YAPTIĞI ZULÜMLERLE ÖVÜNEN BİR YUNANLININ MEKTUBUNDAN - "Gönderdiğim kulakların her birini sevgililerinize bir zafer hediyesi takdim ettiğinizi yazıyor, ve Türk kadınlarıyla geçirdiğim dakikalardan, (gasbettiğim) mallardan bahsetmemi istiyorsunuz." - "Azizim Mihail, hayatım o kadar sefalı, o kadar renkli ki!.. Emin ol, 14. Lui bile benim kadar gönül alıcı genç kızların kucağında mesut olmamıştır! Öyle Venüsler'e mâlik bulunuyorum ki, onların yalnız ırza değil, hayatları da benim elimde!" - "Her gece 8-10 Türk-Osmanlı kızını ağlata ağlata soymak, oynatmak, bir zaman tehditle, işkencelerle onları mey'us (kederli) ettikten sonra müstehzi (alaycı) gülüşlerimizle rakslarını alkışlamak Helen Oğulları'na ne kadar neşeli bir gurur veriyor!" - "Sabahlara kadar Yunan subaylarıyla birlikte bu nefis ve dilber Türk kadınlarının çıplak sevimli manzaraları karşısında Mağlup olmaz Kralımız'ın şerefine billûr kadehler şakırdatıyoruz!" - "Fakat bilsen, bunları ne maharetle oynatabildim!.. YANYA'nın düştüğü gün, bütün Müslümanlar şanlı Yunan ordusunun korku ve vahşetiyle samanlıklarda saklanırken, ben evvelce tanıdığım güzel müşterilerimin evlerini (kapılarını) çalarak birer birer onları himaye edeceğimi söyledim. Derhal sevinerek icabet ettiler." - "Zaten bu aptalları aldatmak için öteden beri ben müfrit bir Osmanlı kesilir, Yunanlar'a karşı hiddetli görünürdüm." - "Bütün mücevherat ve paralarıyla benim eve geldiler... İlk günlerde 19 Müslüman vardı. Bunlardan 7'si eğlenceme mâni olduğu için, birer suretle kuyuya yuvarlandı!.. 3 ihtiyar kadın da faydasız ve can sıkıcı olmak hasebiyle, kolayca boğazlandı!" - "Şimdi en müstesna ve lâtif olarak 9 metrese mâlikim!.. Bunların arasında parmaklarında fındık kadar pırlantalı yüzükleri olan sarışın endamlı 2 kız vardı, Miralay'ın kızları... Daima inatkâr vaziyetleri ile beni çok uğraştırıyorlardı! Yemek yemedikleri için günden güne zayıflayarak âdeta bir iskelet halinde kuru ve çirkin oluyorlar." - "Daha genç iki yüzbaşı hanımı var. Biri hamile...Geçen gün çırılçıplak soyunmak ve oynamak istemediği için kendisini güzelce tokatladım, tekmeledim. Çocuk düşürdü!" - "Bu uğursuz Türk yavrusunu, ayaklarımla annesinin gözleri önünde, yumurta kırar gibi ezdim! (Kadını) o halinde bile dediklerimi yapmaya zorladım. Bijlirsin, Mihail, ne kadar inatçıyımdır!" - "Öbürleri bir doktor binbaşının 3 sevimli kızıyla, 2 mülâzım hanımından ibarettir." - "Bunlar benim 4 senelik yağlı müşterilerimdir. Avrupa'dan lavantalar, pudralar getirir, bire on kazanırdım. İlâçlar, maden suları başka bir yekûn!.. Eczaneme şöhret veren (bu) doktordur. Sersem, hastalarına mutlaka benden ilâç almalarını tavsiye ederdi!" - "Türkler'i bir inek gibi sağdım!. Muharebeden evvel eczanemde 2.000 liralık mal vardı. Atina'da sizin karşınızdaki dükkânları 3 senede yaptırmıştım. Bundan başka her ay gizlice Yunan Donanması'na 8 lira verirdim. Etniki Eterya Cemiyeti'ne de 6 lira yollardım." - "Fakat şimdi sormuyorsun, servetim ne kadar!.. Geberttiğim 3 kocakarının elmasları, kuyuya yolladığım Müslümanlar'ın banknotları fena bir yekûn değil... Fakat bu ganimet hiçtir, Mihail, hiç!.. Yanımdaki 9 metresin her birine IRZLARINA TECAVÜZ ETMEMEK şartıyla aramızda bir mukavele var. Fakat karşımızda çırılçıplak oynayacaklar, raksedecekler, bize içki dağıtacaklar! Buna mukabil bütün mücevherlerini ve elbiselerini teberru(!) ettiler. Evlerine gittik. En gizli yerlere gömdükleri servetlerini çıkarıp bize teslim ettiler!" - "Bütün mallarını aldığımıza kanaat getirdikten sonra, muahedeyi parçaladık. Ahdi bozduk! Böyle mahkûm ve esir adamlara verilen sözün kıymeti olur mu?" - "Avrupa siyasetçileri hakikaten çok güzel bir kaide koymuşlar: Kuvvet, hakka üstündür!" - "Bilirsin, ben Atina'dan diploma alarak YANYA'daki eniştemin yanına geldiğim zaman, çok züğürt idim. Bakkallık eden eniştem, HASAN BEY isminde şişman bir Türk beyine beni takdim ettiği zaman, bir saat içinde herifi kandırdım. Haftasında eczane açıldı!.. HASAN BEY bütün zengin aileleri bana getirdi." - "Asıl anlatmak istediğim meseleye geldim. Bunun en küçük kızı o kadar dilber, o kadar sevimli idi ki, bizim Atına'nın güzellerinden (Venüs) olabilirdi. Her gün toplar patlarken bunların konaklarına gider, teselli verirdim. YANYA düştüğü gün, bunları da öbürleri gibi kandırarak evime getirmiştim..." - "Bir akşam ihtiyar HASAN BEY sancılandı. Hemen eczaneye koştum. Bir bardak süte AKSELMEN eriterek üstüne bir kaç damla NÂNE RUHU koydum. İhtiyarı, bir daha duymamak üzere sancıdan kurtardım!.." - "(HASAN BEY'in) İki genç hizmetçi kızlarını, tanıdığım bir Yunan çavuşuna hediye ettim. Yalnız Hanım'la, Büyük Hanım kaldı. Büyük Hanım gayet ihtiyar olduğu için bana zahmet vermedi. Boğazını mendil ile sıktım. Gözleri fırladı, dili sarktı. (Devamlı) elinde tuttuğu çekmeceyi bıraktı." - "Hanım'ı cennete yollamak pek kolay olmadı. Gece boğazlamak istedim. Meğer uyumuyor, küçük kızı NİHAL ile titreyerek sabaha kadar otruuyorlarmış. Zehirlemeye teşebbüs ettim, farkına vardı. (Endişeden) Kahve tiryakisi kesildi." - "Küçük bir ispirto ocağına eter doldurdum, Kahve pişirmeye uğraşırken benzin tutuştu. Sevgilim NİHAL, çılgın bir halde annesinin üzerine atılacağı zaman kavradım, menettim. Kucağımda bağıra bağıra bayılıncaya kadar annesinin yanmasını seyretti!" - "Fakat bir türlü bana teslim olmuyordu!.. Şiddet kullandım, olmadı. Ölümle tehdit ettim, korkmadı. Elbiselerini parça parça ettim, Artık karşımda çıplak bir Venüs gibi duruyordu. Yalnız yine elleriyle göbeğinin altını örtüyordu. Kollarını büktüm, beni ısırmaya başladı! O hiddetle hançeri sol bileğine sapladım. Bir kolu tutmaz oldu. Fakat öbür avucuyla gene avret yerini örtüyordu. Bu defa ikinci kolunu da sakatlamak mecburiyetinde kaldım. Bacaklarını kuvvetle birbirine sardı. Bacaklarının da damarlarını kestim. Ben bile kuvvetten düşmüştüm. Nihayet teslim oldu!.. Yunanlar dünyayı fethetseydi, bu kadar zevk hissetmezdim. Ne var ki, ben visâle nâil olurken, o ruhunu çoktan teslim etmişti. Doğrusu pişman oldum... O dilber perinin tombul memelerini keserek eczalı bir şişeye koydum. Saklıyorum." (Türk Kaatilleri ve Yunanlar, İstanbul Matbaa-ı Âmire , 1332/1916) ESKİ SELÂNİKLİ YERLİ RUM, YENİ YUNANLI BİR SUBAYIN HATIRA DEFTERİNDEN KISALTILMIŞ İKTİBASLAR: 8 Ekim 1912, Selânik
Sayfa 233 - Sebil YayıneviKitabı okudu
··
68 görüntüleme
İsmet İstanbulî okurunun profil resmi
Ayıdan post, gavurdan dost olmaz. / Atasözleri pahalı tecrübelerdir.
İsmet İstanbulî okurunun profil resmi
Zalimler için yaşasın cehennem.
Bu yorum görüntülenemiyor
İsmet İstanbulî okurunun profil resmi
İbret alınmayan tarih tekerrür eder.
İsmi Alem okurunun profil resmi
Bu diyardan başka bir diyar vardır. Orda bir Mehkeme-i kübrâ, vardır.
Future okurunun profil resmi
Nasıl okuyorsunuz bunu. Ben sinirden kendimi parçalardım. Elimdeki kitabı bile iki yıldır anca elime alabildim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.