O zamanlar, ne de olsa çocuğum sadece benim içimdeki bir varlıktı. Henüz benden hiçbir şey talep etmiyordu, onu zihnen, kalben seviyordum. O zaman, ölesiye lafı kolaycacık çıkabiliyor insanın ağzından, değil mi? Kimse sana kendi varlığını, seçimlerini, isteklerini, kişiliğini dayatmadığı, sana hayır ya da dur demediği, sana sınırlar çizmesini ya da senin koyduğun somutları aşmak istemediği, hükümranlığını ya da kurduğun oyunu bozmadığı sürece... Öyle işte, hayallerinde, canının istediği gibi eğip bükerek birini sevmek ne kolay, değil mi? Hiç mızıkçılık etmeyen, hiç canını sıkmayan, tamamen senin hükmünde olan birini...