Çağlar boyu insanların umut ve hayallerinin, tıpkı sağlam bir kuleymişçesine hayatın sıkıntı ve fırtınasından kaçıp sığındıkları inançların temellerine saldırmak hakikaten hazin ve takdir edilmeyen bir uğraştır. Fakat er ya da geç, karşılaştırmalı yöntemin saldırısı, sarmaşıklarla, yosunlarla ve binlerce hassas, kutsal kurumun çiçekleriyle kaplı bu muhterem kurumu aşması kaçınılmazdır. Günümüzde bizler yalnızca silahları cepheye taşıyoruz: henüz ateşlenmediler. Böyle kaba bir biçimde parçalanan eski yapıları daha zarif ve dayanıklı şekillere sokmak başka ellere, belki de farklı ve daha mutlu devirlere kalmıştır.