Çaresizliğin zayıflıkla eş tutulduğu, güç ve iktidarın korku ve ümitsizlikten çıkış yolu olarak sunulduğu bir kültüre maruz kalırız. Böylece daha önce edindiğimiz tecrübeler ışığında çaresizlikten kaçmayı öğreniriz. Eğer kaçmazsak "başarısız" kabul ediliriz. Bu yüzden çaresizlik, korku ve ümitsizlik duygularından kurtulmak için neredeyse hepimiz başarı, fetihler ve büyük işler düşleriz. Ama kaçmaya çalıştıklarımız, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde geceleri kâbuslar olarak karşımıza çıkarlar!
Varlığımızın nihai çerçevesi olarak kabul ettiğimiz soyutlamalar, çaresizliğin yol açtığı duyguları bizden uzaklaştırarak, ruhsal rahatsızlığımızı ve içimizdeki şiddet güdüsünü arttırmaktadır.