Gönderi

464 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Masal, mit, fantastik kurgu ve hikaye unsurlarının okuyucuyu sarmalladığı, öne çıkan ensest ilişkiler rahatsızlık verse de bütününde barındırdığı ironiyi fark eden okurun yazarının zekasına hayran kaldığı bir eser. Güney Amerikalı bir aile düşünün ki kuşaklar boyu erkeklerin hepsinin adı Arcadio ve Aureliano’dur. Arcadiolar güçlü ve yılmaz; Aurelianlar önsezili ve girişimci bireylerdir. Bu ailenin girişimci atası Jose Arcadio Buendia önderliğinde kurulan Macondo kasabasının gelişim ve çöküş süreci ailenin genişleme ve yok olma süreciyle etkileşimli olarak ele alınır. Kendi halinde küçük bir kasaba olan Macondo’nun sosyo-ekonomik yapısı postanın, elektriğin, trenin ve nihayetinde kapitalist sistemin gelmesiyle zamanla değişir. İç savaşların, salgınların, tufanın yaşandığı kasabada toplum ve aile belaların yalnızlığa itilir; salonunda laterna ve akordeon eşliğinde dansların ediliği, geniş katılımlı büyük sofraların kurulduğu Buendiaların evinde öyle günler gelir ki “verandaya çıkıp da avaz avaz bağırılmadığı sürece kimsenin kimseden haberi olmaz.” Kimler, neler yok ki bu kitapta: Amcaoğluyla evlendirildiği için domuz kuyruklu bir çocuk doğurma korkusuyla bu olasılığın önüne geçmek için bekaret kemeri kuşanan bir kadın, Uykusuzluk hastalığına yakalanıp uyanıklık halinde sadece kendilerinin değil diğerlerinin de düşünü gören insanlar, Tanrı’nın varlığının kanıtı olarak onun fotoğrafını çekme gayretiyle elinde fotoğraf makinesiyle tüm gün gezen bir ihtiyar, Dünyayı tam altmış beş kez dolaşmış bir denizci, Otuz iki iç savaşa giren ve hepsinden yenik çıkan on yedi ayrı kadından on yedi oğlu olan bir albay, Konuşmasını yeni öğrenenlerle saçı sakalı birbirine karışmış öğrencilerin birlikte okuduğu bir sınıfın öğretmeni, Penisi üzerindeki bira şişesini düşürmeden tüm evi dolaştırabilen azgın delikanlı, Bahçede çarşafları gererken göğe yükselip uçup kaybolan güzel bir genç kız, kıza değil de uçan çarşaflara yanan kendini kraliçe sandığı için yanından ayırmadığı altın kaplama oturağa tuvalet yapan bir yenge hanım, Soğan keserken kokusundan rahatsız olup ölen bir kraliçe nine, Öleceği gün ve saati sezip, geçmiş ölülerine mektup göndermek isteyenler için tüm kasabaya haber salan, mektupları mutlaka sahiplerine ulaştıracağını söyleyerek yazanların içini rahatlatan bir kız kurusu, Kızının gayrimeşru oğlunu “nehirde yüzen sepetin içinde bulduk” diye açıklamayı düşünürken “buna kimse inanmaz” diyen rahibeye “İncil’de yazdığı zaman inanıyorlar, ben söylediğim zaman neden inanmasınlar?” cevabını veren bir büyükanne ve daha neler neler ....
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 198436,8bin okunma
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.