Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

165 syf.
·
Puan vermedi
Her kitabında insana ve insana dair her şeyle yakından ilgili olan Ali Şeriati bu eserinde evlerimizin içine kadar ne kadar toplumun parçası olduğunuzu bize aşama aşama anlatır. Her düşüncesine katılmasamda haklı olduğu çok konu var. En çok bilinen tiradı ile “Sizi rahatsız etmeye geldim.” Eserin içeriği ve içeriğindeki konulara değinme aşamalarına geçmeden önce biraz kendi toplumuzdan söz etsem yerinde olacaktır. Zira Ali Bey zamanının alimi ve eğer dini konularla ilgilenmese aydınların onun için “alimlerin ilahı” olurdu dediği bu dimağ bize toplumu nasıl oluşturduğumuzu neden ve sonuçları ile anlatıyor. Kendisi sağlam bir kaynakla ve bazen red edilmez gerçekliklerle dimağınıza misafir oluyor. Toplumumuz. Benim bununla ilgili bir anım var. Ali Şeriati’nin alimlerin toplum üzerindeki etkisine binaen hatırladığım bir anı. Bir yardım platformunda gönüllü olarak okullarda öğrenciler ve öğretmenlerle kütüphane düzenleme ve kaynak temini için bir ziyarette bulunmuştuk. Ziyaret ettiğimiz okul büyük şehrin kenar mahallesinde bir okuldu. Müdür Bey ve öğretmenler gerçekten okul için yapılabilecek tüm özveriler için hazır ve çalışma halindeydi. Gayrı ihtiyari okulda kız öğrencilerden daha çok gördüğüm erekek öğrenciler dikkatimi çekti. Bir arkadaşımızın da dikkatini celp etmiş olcak ki okula hala gönderilmeyen kız çocukları ve bu konuda yaşandıkları sorunlar olup olmadığını sordu. Müdür Bey o konuda muhtar ve imam eşliğinde ev ziyaretleri yaptıklarında daha olumlu cevaplar aldıklarını bu şekilde daha iyi iletişim kurduklarını söyledi. Tevekkeli mahalle imamı bu konuda hep yanlarında olmuş. Bizim yenemediğimiz yerde onu kırmazlar, dedi. Yani toplum üzerinde bir din aliminin görüşlerinin güçlülüğü aşikar. Ali Şeriati genellikle bu konular üzerinde yoğun konuşmalar yapar. Bu eseri de belki en keskin ve cesur eserlerinden biri. Alimlerin hoşuna gitmeyecek birçok konuya değinmiştir. Buna önce kendisinden başlar. Kendi meramını anlatır, çünkü bir alim bu illa bir dini alim olmak zorunda değil, kendisini normal bir insana anlatmakta zorlandığı kadar kendi çevresinde alim diye nitelendirilen çevrede de anlatma gereği duyar. Bu yüzden kitaba: Ali Şeriati kimdir? Ali Şeriati’nin ilgileri neden vardır ve gerekliliği nendendir? Dini konuları bir aydının es geçememesinin zorunluluğu vardır? Bu zorunluluk nedir? Neler okumuştur? Bunların kısmen cevap niteliği olabilecek şekilde alıntısını yapmıştım. Tabii kitapta fazlası var. Ali Şeriati’nin bakışını merak edenlerin ya da bu incelemeye ilgi duyanların okumasını rica ediyorum. #68216611 #68219439 Ve kendini tanıtan, aydınları ve bazen kendi yetiştirdiği aydınların sözleri için kendini eleştiren bir Ali gördünüz. Sonra toplumun temel yapısına çekirdek aileye yönelir ve anne, babalar dinleyin! der. Toplum kendi içindeki en küçük topluluk olan ailenin varlığı ile şekillenir, bunun eğitimini üstlenen anne ve babanın bilinçli birer birey olması çok çok önemlidir. Aileler çocuklarını eğitirken temel olarak dini inançlar ışığında ve salih evlatlar yetiştirme gayesi taşıyarak bunu yaparlar. Peki başarılılar mı? Başarılı olmama nedenleri nedir? Bir ebeveyn ve çocuğu arasında çağın gereklilikleri ayrım yaratmıştır diyerek bu eksikliğin vebalini boynundan atmak reva mıdır? Bu soruların tam cevabını karşılaşmamakla beraber kısmen fikir olması açısından bir alıntıya yer vermem toplum temelli ilk anlatımımın nedenini bir nebze karşılamış olmayı umuyorum. "Annelere söylüyorum: Niçin kızlarınız sizinle, siz de kızlarınızla konuşamıyorsunuz? İki ayrı dili konuşuyor ve iki ayrı havayı teneffüs ediyorsunuz? Ne onlar sizin için söz dinleyen, iyi geçinilen biri; ne de siz onun için mantıklı ve çekici bir öğütçüsünüz. Babalara söylüyorum: Oğlunuz ahlâkî bir bozulma nedeni ile değil; belki düşünsel ve akidevî delillerle sizden kaçmış ve size yabancılaşmış... Günümüzün İslâm'a inanma, dünyada egemen dinsizlik ve imansızlık çağında imanını koruma, akîde ve amelini sürdürme iddiasında olan, öte yandan müslüman, dindar olma sorumluluğuna sahip çıkan sizlere aile ve çocuklarınızın kurtuluşu için apaçık Kur'an'la çalışmanız gerektiğini hatırlatıyorum. Sadece hatırlatmıyor, haykırıyorum da: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz." (Tahrim: 6) Evet! Ben, sizin iman ve düşüncelerinizi kuşatmış bu ateşi size haber vermeye geldim. Niçin dininiz ve imanınız sarsılmaktadır diyorum? Niçin akidenizi kollamanız zorlaşmıştır? Niçin her kuşaktan sonra daha bir yalnız kalıyor ve daha bir zayıflıyorsunuz? Niçin bu çağın ruh ve düşüncelerinin karşısında geri çekiliyor; kendinizi aciz hissediyor; çağdaş kuşağın ıslâhı için duaya yönelmekten başka yol izlemiyorsunuz?" Son cümlenin anlamına dikkatinizi cezbetmek istiyorum. “...çağdaş kuşağın ıslâhı için duaya yönelmekten başka yol izlemiyorsunuz?" Burda gelenekçi ve modern bir toplum arasında sıkışmış bir yeni nesil için arayışın olmamasına değiniyor. Yani artık dua yerine tedbirler alın, gelişin, okuyun , öğrenin, yeni nesillere bir şeyler bırakın diyor. Bir miras illa bir maaş değildir, hep derler ki ölünün arkasından üç şey onu takip eder bir şey onunla kalır. Akraba, aile ve amel. Akraba ve aile evine döner ameli insana kalır. Bu yüzdendir ki amellerimiz yani yaşama metodumuz konusunda biz kendinizden önce çevremizden sorumluyuz. İnsanın evladı bir nevi ölümsüzlüğünün yani çok önem verdiği soyunun devamıdır. Bu yüzden birey anne, baba olma konusunda büyük bir sorumluluk bilinci taşımalı çocukların eğitiminde en açık şekilde onlarla iletişim kurmalıdır. “Onun dil, çağ, istek, arzu ve mantığına dini yerleştirecek, onu dine yöneltecek nelere sahipsin? Senin onu tatmin etmeyen sözlerine o kulak vermez. Bu yüzden, sizi suçlamaya devam eder..." Anne, baba ve onun yolunu aydınlatırken Kur’an mana ve anlayışına değil, daha çok Arpçasına yönlendiren bir anlayışa karşıdır. Okumaktan çok anlamaya odaklanılması gerektiğine vurgu yapar. Bunu bir ailede iki farklı dünya yaşama nedenini şu sıralamayı yaparak toplum nezdinde anlatır. 1. Gelenekçi, mirasyedilerden oluşan dindar kesim. 2. Geleneksel dinî anlayışı aynen kabullendiklerinden dolayı dine karşıt ve batıcı (Garbzede) okumuş/. entellektüel kesim. 3. Her iki kesimin de saldırısına uğrayan ve dini gerçek yapısıyla algılamaya çabalayan kesim. Birinci kesim alimler, anne, baba, kızlar ve oğullar arasında yaşanan gerçeklik. İkinci kısım dini anlamaya ve anlatmaya çalışmayı gerici sayan, yazdığı bir kitabın dini kitap kategorisinde algılanmasından korkan entellektüel ve bu entellektüel ekolün getirdiği bakış açısı. Bir insan Avrupa gördüyse o insan aydındır düşüncesi. Batı’nın toplumlar üzerine etkisi üzerine.. Bu hususta Türk edebiyatından Batı etkisinde gelişen kısımda Batı’nın eserlerimize yerleşen ahlak yapısının incelenmesi yeterli olacaktır. Zira hep aldatma ve partilerde, eğlencede,kadın erkek toplu eğlencelerde olma durumu anlatılmıştır. Batı’nın ilim ve fenini almaya yönlendiren bir bakışından sıyrılmış ahlaka giden yol mevcuttur. Bunu tüm eserler için söylemiyorum, zengin bir edebiyatımız olduğunun altını çizerim. Batı etkisinde gelişen toplumu anlatan eserlere dikkat çekmek istiyorum. Bakarsanız eserelere bunun ayrıntıları verilmiştir. Klasikler ağır gelecekse buyrun Ömer Seyfettin’in Harem adlı kitabını ya da Halit Ziya’nın Aşk-I memnu eserine bakabilirsiniz. Bu konu sadece bizim değil, diğer ülkelerde de böyledir. Ali Şeriati durumu yani ekonomik bakımdan Avrupa seyahatine çıkan kesimleri anlatırken onlara Batı’nın sağılacak inek gözüyle baktığını çünkü geri kalmış psikolojinin yani dini olgusunun yerine orda onları eğlence ve alışverişin karşıladığını, paraları bitince eve dönüşte bir entellektüel havayı kendilerinde bulduklarını ifade eder. Onları beyinleri ve çenelerine vurmuş boş lafızlarla yerli halk üzerinden Avrupa deneyimlerini övmelerini hicvederek anlatır. Yine bu açıdan bakarak, kendi toplumunu ve yaşam koşullarını sadece dinin üzerinden yargılayıp bunun inine inmeden Batı düşünce ile beslenen aydınlar ortaya nakliyecilik yapan düşünceler dışında bir kazanç sağlamamıştır. Batıya karşı bir görüşüm varmış gibi algılanmasın, sözlerim bilim, sanat ve sosyolojide ilerlemek adına taklitten ibaret olup her dini vecibenin zikrinde insanlara yobaz muamelesi yapan kesimedir. Üçüncü kısım ise Ali Şeriati’nin benim içinde bulunduğum kesim budur dediği grubu oluşturur. Ki zaten eserine başlarken kendisini anlatma nedeninin nedeni bu alimlerin ve aydınların eleştiri ve görüşleri yüzündendir. Hep dışlandığını ve aydın kesim ve alim kesim tarafından red edildiğini ifade eder. Anlattığı, etkilendiği Ebuzer gibi hissediyordur belkide . Yalnızlığa mahkum olmamışsa Ali kendi anlatmayı meramını bu kadar dile dökmezdi. Çünkü o da Ebuzer gibi sosyal hak savaşçısı gibi görür kendini. “Ali şöyle buyurur: "Benim düzenimde hiç kimse karıncanın kazandığını ağzından alamaz. Benim düzenimde her insan diğerine eşittir. Eğer; müslümansa imanında, eğer müslüman değilse insanlığında! Her insan Malik katında kardeştir!" Kitap iki kısımdan oluşur. Ali Şeriati’nin soruları ve ona yöneltilen sorular şeklindedir. Rahime bağlı bir dünya diye bir pencere açar. Özellikle o konu insanların bakış açısına nasıl her açıdan inme isteği duyduğunu gösterir. Bir an okurken aklıma meşhur Hint filmi Avare gelmişti. Hırsızın oğlu hırsızdır. Varın bunu siz okurken kendiniz süzgeçten geçirin. İçeriği oluşturan ve benim aklımda tutamadığım başlıklarda olabileceğini ifade ederek: Yasaklı ve Hayır! üzerine kurulu din? Eşitlik ibadeti hacc? Namaz ve önemi nasıl değişti, nasıl olmalı? Şimdiki gençler hacı, hoca teyze ve amcalardan neden daha bilinçli? İslam devrimleri? Yabancı filozofların dinler üzerindeki bakışları ve ekolleri? Kerbela’nın önemi? Kur’an’ın yeri neydi, şimdi nedir? Değişen kuran akşam başucuna konan sabah amelde unutulan, sadece korku mekanizmasında ve korunma için başvurulan bir kitap olmaya nasıl geldi? Büyü için kullanılan Kur’an? Zulüm ve Sömürünün hizmetindeki imamet ? Kadın ve erkeğin ilimdeki eşitliği, kadının ilimdeki birikim ve fikirlerinin toplumdaki etkisi? İbadetleri Allah’a görevleri yaptım, bitti gözüyle rüşvete çeviren anlayışı?(yaşlanınca hac yaparım, kurban keser kurtulurum....) İslam’daki dua dili ümmet olmaktan “ben” diline nasıl geçti? Kur’an alimler elinde nasıl şu dua 1000 kez okunursa şehitlik sevabı yazılır, şu dua şunun için okunur şeklinde lanse edilerek manasını sadece duaya bağlanıldı? Din alimler elinde afyon mu oldu? Alimlerin Peygamber(sav) vasisi olmasından günümüze kadar geçirdiği değişimler? Para dininine döndürülen Kur’an önüne geçirilmeye çalışılan piyasa kitapları? Ve daha bir çok soru, sorun ve açıklama ile anlam olarak çok derin ve ağır olmasına rağmen Ali Şeriati’nin anlaşılır lisan ve hitabı ile birde burdan bakın diyen kitabına uğrayın derim. Zira yazdıklarım kitabın içeriğinin fragmanıdır. Keyifli okumalar!
Anne Baba Biz Suçluyuz
Anne Baba Biz SuçluyuzAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 20131,272 okunma
·
173 görüntüleme
Ahmet okurunun profil resmi
Rabibm ilminizi artırsın.
Sevgi okurunun profil resmi
Cümlemizin 🍀
Ahmet okurunun profil resmi
Tekrardan elinize sağlık. Mükemmel olmuş.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.