Sonra, ayrıntıları bol bir yaşam çıktı karşımıza, ya da ayrıntıları görmeyi öğrenerek geneli gözden kaçırdık ve günlük yaşantının hiçbir yere çıkmayan daracık sokaklarında kendimizi yitirdik. O, evlilik kurumunun ayrıntılarıyla boğuşuyordu. Yaşayanları gördükçe öldüğünü anlıyordu ve sanırım tutup bir kez daha ölüyordu. Telaşlı, öfkeli ve tedirgindi. Elleri, bıyıkları ve sigarası evlilik kokardı. İçine atardı her şeyi; kadın dırdırını, acıyı, gözyaşını, aşağılanmayı, öfkeyi.bunca şeyi biriktire, biriktire şimdiye kadar neden bir hastalığa yakalanmadı anlamıyorum. Oysa dostlarımızın çoğu biriktirdikleri acıları çoktan uyduruk bir hastalığa dönüştürmüşlerdi de ölüm denilen sonsuzluğun sonsuzluğunu bir kez daha kanıtlamışlardı bizlere.