Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
Neler gelmedi ki bu kitabın başına... Kaç kere yarım bıraktım, ilk kez okumaya e-kitap formatında başladım, devam edemeyince arkadaşım sağolsun, hediye etme jestinde bulundu, kapağını bir şehirde açtım, bambaşka bir şehirde kapadım, bitmesinin üzerinden iki ay geçti neredeyse ve hala iki satır yazamadım bu harika kitap hakkında... Sırası geldi artık! Umut Sarıkaya'nın kitabında olduğu gibi: Benim de söyleyeceklerim var! "Eğer bir ilişki söz konusuysa, tek sayılar her zaman tehlikelidir. Tek başına yaşanan ilişki, insanı melankolikleştirir. Üç kişilikse paranoyaklaştırır. Yine en olumlu sonuç beklenesi olanı iki kişiliktir." Benjamin Franklin. Şaka şaka. Söz bana ait. Kitabın bende bıraktığı etki, bu sözleri sarf etmeme sebebiyet verdi. Sayfa sayfa ilerleyecek olursak, kitabın bitimiyle inceleme yapma süresi arasında geçen zaman artınca, kitabın bitişiyle birlikte üzerimdeki etki de ister istemez dağılabiliyor, altını çizdiğim bazı yerleri alıntılamaya kalktığımda, ilk okuduğumdaki kadar etkilenmediğimi fark ediyorum, hatta bazen "ne bok vardı da burayı işaretledim ki" deyip geçiyorum, başta kızgın olduğum bir karakteri, tekrar ele aldığımda anlayışla karşılayabiliyorum... Ama ne olursa olsun, Salome'a olan kızgınlığım geçmedi orası kesin. Kitabın etkisi dağıldıktan sonra da, o anki hislerimle desteklediğim incelemelerden ziyade, notlarımdan faydalanarak yazdığım incelemelere bel bağlıyorum. Bu da onlardan biri olacak. (AZ ÇOK SPOILER İÇEREBİLİR!!!) Syf. 17: Salome, erkekleri kendi silahlarıyla vuruyor: Kompliman. İnsan doğasının yumuşak karnı olan o, övülmeye duyulan açlık ile, erkek doğasında bulunan, cins-i latif'e duyulan savunmasızlık bir araya geldiğinde, Salome gibi hünerli ellerde, yüzünüzde manasız bir gülümsemeyle ve nereden geldiğini dahi anlamlandıramadığınız türden bir huzur içinde lime lime edilmeniz kaçınılmaz olacaktır. Salome bu işlerde tam bir cerrah titizliğinde, tam bir "Femme fatale". Breuer'in bu maceraya atılışının temelinde de bu yatıyor zaten. Demin de söylediğim gibi, ilişkilerde tek sayılar tehlikelidir ve Niçe, Salome ve Paul'ün masum(!) menage a trois'sı da böylece çöküntüye uğruyor. Tabii içinde Niçe'yi de hapsederek... Salome gerçekten akıllı bir kadın. Böylesi bir sonuçla karşılaşacağını kestirememesi elbette mümkün değil. Ayrıca erkeklerin, duygularını saklamadaki hünersizliğinden mi dersiniz yoksa kadınların hislerinin aşırı kuvvetli oluşundan mı dersiniz, bir erkeğin bir kadına duyduğu hislerin anlaşılamaması pek de mümkün değildir. Hal böyle olunca da, içinde bulunulan bu durumda Salome'u pek de masum göremiyorum ben. Yine de Niçe'nin aşk beklentisine karşılık vermemesi bir yana, böylesi bir dehanın dünyaya verebileceklerini düşününce, onun bu umutsuz aşkta yitip gitmesine gönlü razı gelmiyor ve Breuer'den yardım talep ediyor. (Hoş, Niçe gibi bir beynin yitip gitmesine gönlünün razı gelmemesi tek sebep mi, tartışılır...) Syf. 110: Breuer'in böylesi güzel olduğunu bildiği karısına karşı böyle hisler beslemesi, ya yeni bir ten arayışından ya da beş çocuklu bir anne olan karısını, artık sadece sevgi dolu bir anne olarak, çocuklarının annesi olarak görüşünden kaynaklı olmalı. Baktığımızda, kendisine dahi itiraf ettiği bir konu bu. Karısı imparatoriçeden, Bertha'dan ve hatta Lou Salome'dan bile daha güzeldi. Lakin kendisine aitti. Onlarca erkeğin hayranlıkla baktığı o kadın, gece yanında yatıyordu fakat o, ölü balıkları ve iskeletleri düşünüyordu... İnsanoğlu elinde olmayanın delisi, elinde olanınsa nankörü işte. Syf. 294: "Genç Werther'in Acıları" kitabıyla alakalı spoiler yeme riskiniz var. Hazırlıklı olun. Syf. 318: Mathilde'nin yaşamında kendinden başka hiçbir erkek olmayışı ve evliliklerinin planlı oluşu, Breuer'in, karısında güzelliğin estetiğini görüp gücünü göremeyişinin sebebi. Bu da doğamız gereği rekabetçi oluşumuzun tezahürü. Kaçma kovalamayı seviyoruz, heyecan arıyoruz hepimiz. Armut piş, ağzıma düş diyecek kadar tembel, o armudu yere tükürecek kadar da riyakarız işte... Bertha'ya gelecek olursak, bu fantezinin dönüp dolaşıp Breuer'in annesinin adının da aynı oluşuna bağlanması, Freudyen bir çehreye bürüdü mevzuyu. Syf. 341: Güzel bir tenin ardındaki yağ, sümük ve dışkıya mı odaklanmalı insan, yoksa yağ, sümük ve dışkıdan ibaret bedenin, aslında bambaşka anlamlar ihtiva ettiğini mi idrak etmeli? Hoş, anlam dediğimiz şey, bedenin kendisine endekslenemez. Bunu, anlamlandıramadığımız o ruh, karakter, cazibe vs. gibi etmenlerle ilişkilendirmek mümkün. Beden, bu değerlerin sadece küçük bir dokunuşu, pasta üstündeki çilek... Yine de üzerinde çilek olan pastaları seçtiğimizi de insan olarak itiraf etmekten kaçınmamalıyız. Syf. 355: Burada Niçe'nin kendiyle çeliştiğini düşündüm. Önce Breuer'e, kendi tasarladığı bir hayatı yaşamasının doğru olmayacağını belirtiyor, sonrasında ise evlilik bağını koparmasını önererek, hayatında büyük bir değişikliğe sebebiyet verme riskini göze alıyor. Hikayenin devamında ise Breuer'in evden ayrılması ve sonrasında başına gelenler resmen ibretlik. Eee ne demişler: Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Uğruna yanıp tutuştuğu Bertha için hiçbir şey ifade etmiyor, yerine herhangi bir doktor da konulabiliyor, Eva, sırdaşı saydığı o kadın bile cüretkar teklifini hiç yapmamış gibi davranabiliyordu. Yani Niçe'nin tezi doğrulanıyordu: Yaşam, aynı şekliyle tekrar tekrar yaşanıyor, Bertha ile bir araya gelemiyor ve Eva ona kendini sunmuyordu. Yani olmayınca olmuyordu... Freud'un Breuer'e yaptığı hipnoz seansının etkisi ise harikaydı. Irvin Yalom'u ilk okuyuşum değil bu. Anlatımını çok severim ve daha ömrüm yeterse, kendisini okumaya devam edeceğimin bilincindeyim. Psikoloji seven sevmeyen her okura da tavsiye ederim. Bu arada, kitabın filmi de var ama birçok örnekte olduğu gibi bunda da filmin, kitabın bıraktığı etkiyi bırakamadığından yana yorumlar var. Önce kitabı bitirip sonra filme bir şans vermek isteyebilirsiniz, ya da istemezsiniz. Size kalmış.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,1bin okunma
··
145 görüntüleme
Gülce okurunun profil resmi
Tam da B. Franklin ne sade özetlemiş diyordum post mortem😂 Sayfa numarasıyla inceleme yazmak çok iyi bir fikir. Tam aradığım şey olabilir. Bu fikrinin telif hakkı var mı? 🙊Ben de kullanmak isterim.
Post Mortem okurunun profil resmi
Post da sade özetleyebiliyor :P şakası bi yana , sayfa numarasıyla inceleme yazmak, darmadağın notlarımın beni yönelttiği bir tarz oldu ama iyi de oldu. Geri dönüp baktığında da nokta atışı oluyor. Bu yönden faydalı. Kullanabilirsin elbet ama telif hakkımı saklı tutarım bilesin ;)
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.