Bizde halk mizahı nümunelerini, az çok, mânilerle, destanlarda, semâî(1)’lerle koşma, kalenderî(2)’lerde görebilmek ihtimâli her zaman için vardır. Nasıl ki şu son zamanlarda elime geçen bir destanda Halk Edebiyatı mizah anlayışını oldukça tesil eden edâlara tesadüfle çokça güldüm. Size, bu destanın bir tânesini yazayım. Bu destanın adı, halk edebiyatı şairleri ile onu sevenler ve çalanlar arasında, 'Cenk Destanı diye tanınmıştır.
Başlıyorum, dinleyin beyler, efendiler, ağalar!
Bir gemi yaptırdım ayrık köküyle
Bin pâre top dizdim tâze soğanı
Mısır darısından hesapsız gülle
Niyetim feth etmek Firengistan’ı
Bin karga götürdüm gemiye bekçi
Örümcek ağası bile yedekçi
Yüz bin serçe yazdım tüfekçi(3)
Sivrisinek oynak kılıç-kalkan'ı
Çıktı kelebekler açtı yelkeni
Reis karıncalar dikti sereni(4)
Kertenkele orsa etti (5) dümeni
İşaret hocamız fındıksıçanı
Emir ördek kaptan, bastıbacaklı
Keklik topçubaşı, kızıl ayaklı
Yüz bin karabatak yalın bıçaklı
Martılar uzaktan sezer düşmanı
Bulmadık engini, gezdik karayı
Yulaf tarlasında yedik borayı
Leylek kapudan çekip makarayı
Bağdat çöllerinde bulduk limanı
Hinttavuğu ak sakallı ihtiyar
Eski zamanlardan kaz pehlivan var
Horoz Bey ağzından ateşler saçar
Güzel tavuk bilmez aman, zamanı
Akyavaş kehleker(6) pusuya çekti
Attığı gülleler dağları yıktı.
Çarhacı(7) pireler avcıya çıktı.
Attığı kör köstebek vurdu nişanı
Tavşan her işini koymaz ihmale
Ne bakarsan tilki ile çakala
Kirpi ile sansar gelmez masala
Onların ikisi bekler ormanı
Çıktı da ayılar geldi dîvandan
Şebek maymun asker çekti bir yandan
Kurt leşkeri(8) püskürünce ormandan
Eşek de ah edip kıldı figanı
Arslan Bey’le kavga etmesi müşkül
Bin deve gönderdim eyledi dil dil(9)
Sıyrınca kılıcı dîvane bülbül.
Tahta kehlesinden(10) saçtı al kanı
Aldı ortalığı şöyle bir koku
Ömrümde görmedim böyle bir koku
Cengin heybetinden dağıldı uyku
Uyandım elime aldım şamdanı
HENGÂMÎ(11), bu cengin medhin eyledim
Hayfa(12) deryasını gezip belledim
Yalan, yanlış bu destanı söyledim
Ömrümde demedim böyle yalanı
Gördünüz a bize de bu mizahtan düşse düşse:
Baklava börek
Olsa da yesek
Tay raray ray ram, tay raray ray ram!
diye bir ara nağmesi söylemek düşer.
(1) Semâî: Halk şiirinde, sekiz heceli olan manzumeler, özel bir makamla okunan türküler de bu adı taşır. Saz şairlerinin aruzun dört “mefâîlün” kalıbı ile yazdıkları şiirlere de semâî denilir.
(2) Kalenderî: Saz şairlerinin, aruzun mef'ûlü mefâîlü mefâîlü feûIün kalıbıyle yazdıkları şiirler.
(3) Bu mısrada vezin bozuktur, iki hece noksandır.
(4) Seren: Yelkenli gemilerde ve büyük teknelerde, üzerine dört köşe yelken gerilmek için direğe haç biçiminde takılan ağaç.
(5) Orsa etmek: Gemiyi rüzgârın geldiği yöne döndürmek.
(6) Kehle: Bit.
(7) Çarhacı: Öncü, ordu birliklerinin önünde giden atlı asker.
(8) Leşker: Asker.
(9) Dil dil: Parça parça.
(10) Tahta kehlesi: Tahtakurusu.
(11) Hengâmî (?-1873?): Saz şairi. Bektaşidir. Rusçuk'ta doğmuş, Bursa’da ölmüştür. Bu destanı onun söylediği kesinlikle belli değildir. Bilinen şiirleri arasında bu destan yoktur.
(12) Hayfa deryası: Hayfa denizi, Doğu Akdeniz’in İsrail kıyısı.