Gönderi

150 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"öğrenim değiştirsin ki, eğitim olsun." Selam! Fransız edebiyatının en hümanist yazarlarından biri olan Andre Gide, ahlaki ve dini hususlarda eserlerinde yaptığı sorgulamalar, mesela en bilindik eserleri " Dar Kapı "," Pastoral Senfoni " üslupta akıcılık, sözlerinde sadeliği, anlatımı ve düşünceleri ile edebiyatta önemli bir yere sahiptir. André Gide, verem hastalığına yakalanıp, sıcak havaların onu iyileştirme teorisine inanarak, Cezayir topraklarina gitmiş ve orada veremi yendikten sonra bir heyecanla da" Dünya Nimetleri "isimli eserini yazmıştır. Eser hakkında çok fazla olumsuz yorum olmasının sebebi, yeterince anlayamamış olmaktan kaynaklanıyor. Bu eserin özellikle salgın bir hastalıkla mücadele ettiğimiz bu dönem ve sonrası içinde insanların tutumunu anlamamız ve anlamlandırmamiza yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Sokağa çıkma yasağı gelince markete koşan insanları da analiz etmek gerekir, hastalık ve ölüm birbirine bu kadar yakınken gözlem bizi bircok sonuca götürecektir. André Gide bir süre dini inancı hakkında ne düşündüğünü bilememiş bu yüzden de eserlerinde Hristiyanlık kavramı üzerinde yoğun sorgulamalara rastlamak mümkündür. Bahsettiğim bu eserleri de otobiyografik unsurlar içermektedir. 20.yüzyılda tam savaş dönemlerinin sonlarına doğru neye inandığını bilmediği için "Ayrı yol" eserinden sonra bir süre günlüğüne bile yazmamıştır. Öyle ki sık sık şöylesi kasvetli sorgulamalar okuruz eserinde ,“Tanrının emirleri, siz benim ruhumu sızlattınız. Tanrının emirleri, on musunuz yoksa yirmi mi? Sınırlarınızı nereye kadar daraltacaksınız? Yasaklarınız hiç bitip tükenmeyecek mi?" İnanç ve ahlak meselesi onun yegane sorunu olmuştu. Bireysel özgürlüğü ve her bireyin ayrı ayrı koşulsuz değerinin olduğunu savunan, içinde sıkıntılar yaşayan bir aydın diyebiliriz Andre Gide için. Bu kitapta ise yazarın , günlüklerinden, dergilere yazdığı çekişmeli yazılardan, Angèle'e yazdığı mektupların birkaçından, özellikle Oscar Wilde ile karşılaşmaları ve Oscar Wilde'in ona anlattığı hikayelerden bahseder. Oscar Wilde'in, "Dorian Gray'in portresi" eserini birine kızdığı için birkaç günde yazdığı bir eser olduğunu, aslında yazmayı değil anlatmayı sevdiğini ve çok güzel hikayeler anlatarak çevresinde ki herkesi büyülediğini anlatıyor. Aralarında ki, konuşmalar okunmaya değer gerçekten. André Gide'in seyahat hakkında söylediği sözler beni çok etkiledi çünkü sık sık sadece birkaç ay bulunduğum bir ülke beni nasıl değiştirdi, neden hayatım ve düşüncelerim artık daha keskin diye sorguladıgim ve neden özlemini çektiğim yerin, bende kendi ülkemden daha çok iz bıraktığını sorgulamis hatta epey yargılanmıştım çevrem tarafından. Goethe, Italya'ya seyahat edince "nihayet doğdum" demiş. Köklerin önemsizligi ve milliyetçilik gibi hususlar (hatta din de dahil) edebiyatta, hani sanatta kendi düşüncesinin değişmesinden korktuğu için okunmayan eserlerin aslında insanları ne büyük bir sapkinliga, cahilliğe ve körlüğe götürdüğünü betimlemis. Söyle bir cümle var dikkatimi çeken, önce bana sonra hepimize küpe olsun,"etkilerden korkan ve onlardan kaçınan kimseler ruhlarını fakirliğini kapalı olarak itiraf etmektedirler." ve der ki ayrıca "Büyük adamın yalnız bir tasası vardır, mümkün oldugu kadar insanı olmak." Eserin devamında ise mektup yazdığı arkadaşı Angèle'e, Nietzsche'in iki kitabını gönderdiğini söyler ve neden Nietzsche'in önemli olduğuna değinir. Mektubun son kısmında, Nietzsche'in hayatının son döneminde delirdigini kardeşinin de şöyle söylediğini aktarır "deli değilmiş gibi çevresiyle ilgileniyor ama Nietzsche olduğunu bilmiyor." bu kısımdan sonra Nietzsche okumaya geç kaldığımı hissediyorum. Diğer bir yazıda Çok sevdiğim ve bu sene keşfettiğim şair Paul Valéry ile arkadaşlığı ve şiir üzerinde konuşmalarından bahsediyor, Baudelaire ile ilgili bilgiler veriyor yine. Şair Mallarmé için de eserlerinin okunmasına geç kalınması gerektiğini vurgulamis. Sonlara doğru Dostoyevski'ye duyduğu hayranlığı da okuyacağımız güzel bir yazı var ve bizi ufak bir dini sorgulamaya burada da götürüyor. Klasisizm ve romantizm hakkında da görüşlerine yer verdikten sonra esas değinmek istediğim kısım ise Andre Gide'in önerdiği birkaç roman ismi bırakıyorum Kirmizi ve Siyah + Parma Manastırı (bu iki eser arasında kaldığını söylüyor.) 1-Chartreuse 2-Laclos - Tehlikeli Alakalar 3-Prencesse Clèves 4-Balzac - Cousine Bête 5-Flaubert - Madame Bovary 6- Émile Zola - Germinal 7-Marivaux - Marianne Önerdiği başkaca isimler de mevcuttu lakin listeyi uzun tutmak yerine birdahaki sefere anlatmak daha güzel olur şimdilik bu kadar, bence edebiyat üzerine okumalar yapmayı seven herkesin okuması gereken eserlerden biridir. Sevdiğimiz yazarların sohbetlerini dinlemek inanılmaz keyif verildi çünkü. kitapla kalın,tekrar görüşmek üzere.
Seçme Yazılar
Seçme YazılarAndré Gide · MEB · 196631 okunma
··
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.