...özgürlük ve bağımsızlığı ateşli bir biçimde savunan, düşünceleriyle her iki ülkenin devrimini etkileyen bu adam, büyük olasılıkla aklı başındayken, "özgür toplum'da bile kadınların hala "yetkeye boyun eğmesi ve özellikle dinsel konular da "babalarıyla kocalarının kararına uyması" gerektiğini söyleyebiliyordu. Kız çocuk anasının dinini örnek almalı ama anasının dinsel inançlarını kocası saptamalıydı. Pek olası görünmemekle birlikte, babasız evlerde uzun süre kendi davranış biçimlerini belirlemiş aileler dışında kalan, sözde "kendi başına karar verme yeteneğinden" yoksun kadınlar ancak erkeklerin dinbilimsel öğretilerini yansıtabilirdi. Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi'nin son derece çarpıcı "İnsan özgür doğar, ama her yerde zincire vurulmuştur" diyen ilk satırın, bu özgürlük ve bağımsızlık çağrısı, özellikle 1976'da daha da çok kulaklarımızda çınlamaktadır. Bununla birlikte aynı yazara göre, kadınlar üzerindeki erkek egemenliğinin tanrısal bir buyruk olduğunda direten dinsel kurumlarla inançlar kadınlar tarafından sorgusuz kabul edilişi sürmeliydi.