Genç bir kadının yaşamaya zorlandığı hayattan, baskıdan, toplumun ahlaki tutumlarından kaçarak kendi geleceğini kurabilmesinin hikayesi bu. Oldukça vurucu şekilde işleniyor.
Beni en çok etkileyen kısımlarından biri genç kadına yahudi, gerici bir toplumun içinde evliliğindeki ilk gecesinde ne yapması gerektiği özel derslerde dildolar eşliğinde anlatılıyorken aynı cemaatteki erkeğin kral gibi yaşatılıyor ve bu konuda hiçbir şey bilmiyor oluşu oldukça net bir şekilde dinin kadın üzerindeki baskısını ortaya koyuyor. Çünkü akabinde ilk yılda çiftleşmeyi bile beceremeyen bu genç evli çiftin yaşadıklarının sorumlusu genç kadın olacaktır. Bunun yanında tüm sosyal çevrede genç kadının dedikodusunun yayılması da ek oluyor bu travmaya. Çok büyük bir trajedi var aslında burada. Keza gerçek hayatta, ortadoğu'da durum bu kadarla da kalmıyor.
Evliliği çok çocuk doğurmak olarak gören siyonist olmayan amerikalı yahudilerin gerici tutumlarının psikodinamik perspektifi de ele alınıyor. Meğer bunun nedeni nazilerin katlettiği her yahudi için olabildiğince çok çocuk sahibi olma refleksi imiş. Bu yüzden erkek kral iken kadın doğum makinesi olarak kabul görüyor o cemaat içerisinde.
Genç kadının Amerika'dan kaçarak Berlin'e gelip kendi hayatını kurmaya çabalamasının dışında konservatuvarda ilk klasik müzik çalışmasını dinlerken ki içine girdiği ruh haline inanılmaz derecede aşinayım. Kendimi ilk dinletideki halimle başbaşa buldum. Kitap gerçekten çok güzel umarım tükçe basımı da en kısa zamanda yapılır.
Bu arada filmi de yapılmış. Henüz izlemedim ancak sahneleri kitaptan okuyarak kendi aklımda canlandırmak daha hoş. Boş bir zamanımda filmine de bir göz atarım. Ancak önceliğiniz kitap olsun derim.
Edit: Film değil dizi imiş. Bilgilendiren arkadaşlara teşekkürler.