Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

360 syf.
9/10 puan verdi
Felsefe, felsefedir.
Söz konusu felsefe olunca akla ilk gelen soru Felsefe nedir? Philosophy is philosophy! Felsefe, felsefedir. Yani bir bütün olarak cevap yine kendini içerir. Felsefenin ana maddesi insandır. İnsanın en büyük çıkmazı da şimdiye dek tanrının varlığı olmuştur. O zaman? Felsefe insanın izini sürerken tanrının varlığını da yüzyıllardan beri araştıragelmiştir. Her filozof diğerine ışık tutmuş ancak yine de ortada hala büyük bir soru işareti vardır. Tanrı var mıdır? Nietzsche'nin Şen Bilim'inde geçen pasajda ''Tanrı öldü'' demektedir örneğin söylem insanın içine işler. Kitapta filozofların hayatlarının üstünden kısa bir şekilde geçiliyor. Genel olarak sefalet içinde gün yüzü görmediklerini, bulundukları çağda kimsenin onları anlamak istemediğini ve okumadıkları gerçeğiyle karşılaşıyorum. Düşünün bir filozof olduklarından ya da nasıl bir dehaya sahip olduklarından belki de haberleri yok. Çünkü insan onaylanma ve kabul edilme duygusuyla kendi değerini ölçebilmektedir. Bunun önüne kim geçebiliyor? Grönland'da yaşadığınızı ve dünyayı anladığınızı varsayalım. Bu sizin için bir devrim niteliğindedir. Ancak bu buluşunuzdan kimsenin haberi yok ise gözünüzde normalliğe bürünür, hatta değersizleşedebilir. Evet, dehanızdan, filozof oluşunuzdan kendiniz de dahil kimsenin haberi yok. Dünyadan göçüp gittikten sonra gelen bir şöhret. Ne acı! Oğuz Atay da hep bundan yakınmamış mıydı? Bir filozof değildi ancak anlattıklarıyla (anlatmaya çalıştıklarıyla) edebi bir dehaydı. Beni yaşarken anlamak zorundasınız derken bunun itirazıydı belki de. Onun kaderi de şu kitabın genelinde yer alan filozoflarla aynı oldu. Bir anlamı var mıdır öldükten sonra doğmanın? Çoğu filozofun tanrı ve din inancı yok. Yani öldükten sonra insanın tekrar doğduğuna, ruhunun yaşamaya devam ettiğine dair bir inançları yok. Ee? Yani bir dünyalık ömür. Onca çaba, onca eylem cebinize para koyup sizi beslemiyor bile. Korkunç. Günümüz şartları ile çoğu filozofun yaşadığı dönemi bir tutamayız ancak irade ve nefis bize bugünü yaşamayı emrediyor. Şimdinin gücü! Duyumsamak istediğimiz tatmin ancak bugünle belki de yaşayarak tecrübe edeceğimiz yarınla mümkün. İnsanları sinir edip kızdırmak Sokrates'le başlayan geleneğe uyarak filozofların binlerce yıldır yaptığı bir şeydi. Çağınızın ötesinde konuşursanız dinlenmez, ciddiye alınmazsınız. Deli damgası yersiniz. Filozof ve dahilerin zamanında anlaşılmaması söylemlerimin ve buluşlarının zamanından çok ileride olmasından kaynaklanıyor. Freud diye biri kalkıyor psikanalizi ortaya atıyor. Bilinçdışı gelişen olgular olduğunu iddia ediyor. Darwin diye biri maymun ve şempanzelerden bir farkımız olmadığını iddia ediyor. 2020 senesindeyiz, görmediğimiz, bilmediğimiz mucizenin kalmadığını iddia edebiliriz. Evet olağandışı bir sene geçiriyoruz ancak bilgi ve bilim bana kalırsa sınırsızdır. Cesaret filozofların alınyazılarıydı. Çünkü fikirler daima engellenir, söylenmemiş olanın söylenmesi insanları rahatsız ederdi. Durgun bir suyun içine dinamit atmaya benziyordu filozofların yaptığı ve çıkan gürültüden tüm çevre rahatsız oluyordu. Kimse o dinamitin suya neden atıldığını ve amacını sorgulamıyordu. Dinamit atan kötüydü ve toplumdan dışlanması gerekiyordu. Çoğu filozof hapis yatmış, çoğu da sürgüne gitmiştir. Neden filozoflar diğer insanlar gibi düzenin bir parçası olmayı reddetti? Mill ve Russell için filozof olmak kaderine önceden yazılıydı. Aileleri onları en baştan dizayn ettiler. Küçük yaştan başlayarak eğitimine ve yaşayışına direkt müdahale ettiler. Peki diğerleri? Ot gelip ot gitsen de ölüyorsun filozof olup fikirler sürsen de! O zaman neydi bu insanların derdi? Sabahattin Ali'nin ''İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.'' demesi bu yüzdendi. Filozoflar en başta idealist insanlardı ve bu ideallere yönelik hayatlarını şekillendirmişlerdi. Peki hepsi savundukları idea ve idealleri gibi yaşamışlardır? Bu soru Schopenhauer'a gelince tıkanır. Çünkü savunduğu ve cümlelerine yansıttığı fikirleri tam anlamıyla yaşadığı söylenemez. Ancak insan garip bir karmaşadır. Reşat Nuri'nin dile getirdiği gibi garip bir muammadır. Fikir dünyası sürekli kendini yenileyen, değişimler doğuran bir mecmua ise bu tür yanılsamalar daha doğrusu çelişkiler doğaldır. Şimdi birini çok seviyorsunuz ama o kişi sizi sürekli üzüyor, onun sizi üzmesi aşkı aptalca bir kavram haline getirir. Çünkü sizi üzeni sevmek mantıksızdır. Ancak onun sizi üzmesi sevmenize engel değildir. O zaman kalbiniz ile fikriniz birbirine ters düşmüştür. İçinizde yeşeren devrimi çarşıya çıkınca bir simide değişebilecek kadar zordu insan hayatı. Nigel Warburton'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çoğu kişi felsefe okumak ve burada ismi geçen değerli insanları anlamak istiyor. Freud ya da Nietzsche'yi bir kere okuyup anlamak belki de ne kadar okursak okuyalım anlamak bazen güç olabiliyor. Hele mevzubahis Hegel ve Kant ise oradan usulca uzaklaşıyoruz. Nigel, felsefeyi ve filozofları en basit yoldan anlatmanın yolunu seçmiş. Kanayan yaraya merhem resmen :) Eğlenceli ve sade anlatımıyla kitabı rahatlıkla okuyabilirsiniz. Son olarak her bölüm, aşağıdakiler de dahil olmak üzere temel fikirleri ve temaları açıklayan ve araştıran temel bir felsefe alanını ele alır: -Tanrı'nın var olduğunu kanıtlayabilir misiniz? -Doğru nedir? -Bilimin nasıl çalıştığını biliyor musunuz? -Zihniniz bedeninizden farklı mı? -Sanatı tanımlayabilir misiniz? -İnsan olmayan hayvanlara nasıl davranmalıyız? ve birçok soruya cevap bulabilirsiniz. Teşekkürler, iyi okumalar. youtube.com/watch?v=5neQMID...
Felsefenin Kısa Tarihi
Felsefenin Kısa TarihiNigel Warburton · Alfa Yayıncılık · 20206,9bin okunma
··
1.802 görüntüleme
Esther. Sema okurunun profil resmi
Felsefe dipsiz bir kuyu gibi. Düştükçe düşüyor ve karanlık daha çok çağırıyor seni kendine. Filozofların birçoğu da hayatları ile bu kuyuya atılmış. Bazı istisnalar var kendileri bile isteye atlamış rahat yaşamlarından vazgecerek. (Wittgenstein gibi) Sonuç olarak hepsinin en büyük ortak noktası arayış. Bir şeyleri arıyorlar karanlıkta ışığı bulmaya çalışıyorlar. Tatmin olabilen çok az. Gelelim bizlere... Bizler de onların yazdıklarını okuyoruz. Onların yollarını süreçlerini irdeleyerek kendimize yol bulmaya çalışıyoruz. Kimimiz sadece taklitten öteye gidemiyor. Kimimiz seçemeden ölüyor. Kimimiz de belki onlar gibi yaşarken farkedilmeyen gelecekte parlayacak kişileriz. Yazdıkların yazdırdı şimdi kitabıma döneyim okuyup kısa kısa bilmediğim yönleri tanıyayım. Teşekkürler.:)
Homeless okurunun profil resmi
En okunaklı (dokunaklı) felsefeye giriş kitabı. Üstüne tanımam :)
Batuuuu okurunun profil resmi
Hocam valla iyi felsefe okuyorsn. Takip ettigimden beri sadece felsefe gördüm
Homeless okurunun profil resmi
Felsefe büyük ihtiyaç :) Darısı size.
Gamze okurunun profil resmi
...insan onaylanma ve kabul edilme duygusuyla kendi değerini ölçebilmektedir. Bunun önüne kim geçebiliyor?" 👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.