O daha çok konuştu. Yalvardı bile. Ağzından bir tek sözcük çıksın yeterdi. Onu bağışlayacak, evine gönderecekti. Bir tek sözcük, bir damla bir ses... Anacık Sultan bana mısın, demiyor kendi üstüne bir iyicene çelik kapılarını kapatmış, içeriye hiçbir şeyi sızdırmıyordu.
Ali Onbaşı, kendi düşen ağlamaz değil mi?
"Ağlamaz kumandanım."
Şu zavallı kadını, dilsiz kalmış evliyayı konuşturacaksın ve hem de bütün söylediklerini bir bir ona geri aldırtacaksın.
Baş üstüne kumandanım.
Dikkat et öldürmeyeceksin. O, sonra candarmalarıma gerek olacak. O, bülbüller gibi konuşacak efendim. Susturmak için gücümüz yetmeyecek.