İşte gençliğin en güzel duyguları ve büyük dramları böyle bitiyor. Neredeyse her sabah, benim Tours’dan Clochegourde’a gittiğim gibi, dünyayı fethederek, yüreğimiz aşka hasretle dolarak yola çıkarız; ardından, birikimlerimiz çetin sınavlardan geçtiğinde, insanlara ve olaylara karıştığımızda, hiç farkına varmadan her şey küçülür ve kül yığınlarının arasında bir parça altın buluruz. İşte hayat budur! Hayat olduğu haliyle budur: büyük iddialar, küçük gerçeklikler.