Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

481 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Sadece beni anlamanızı istiyorum."
Okumayanlar mutlaka düşünsün, okumayı düşünenler hemen okusun... Öyle bir kitap okudum ki ne yazsam az kalacak. Ama yazmasam da olmayacak. Geç okuduğum için üzüldüm demeyeceğim, belki de şimdi bile yazarın anlatmak istediklerinin hepsini tam anlayamadım. O kadar derin, o kadar farklı, o kadar benzersiz. Sadece şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar aynı kitabını defalarca okuyacağım yazar benim için sadece Dostoyevski idi. Giovanni Papini bir tek bu kitabıyla bile fikrimi değiştirdi. Diğer kitaplarını da mutlaka en kısa zamanda okumayı düşünüyorum. Giovanni Papini İtalyan bir şair, yazar ve gazeteci. Ama bununla beraber sert fikirleri yüzünden kendi döneminde çok konuşulan bir polemikçi olmuştur. İlk olarak yazar farklı bir yazar, öyle böyle değil çok farklı. Okuyan herkes sevmeyecektir. Ki zaten diğer tüm yazarlar için geçerlidir bu ama kitabı yarım bırakmak ihtimali oldukça yüksek. Daha önce Edgar Allan Poe' nun kitapları için aynı şeyi düşünmüştüm. "Neyi anlatmak istiyor yazar?", "Bu nasıl bir hayal gücü?", "Yok artık!" Her iki yazarı okurken istemeden de olsa kendime bunları söyledim . "Gog" kitabı aslında ilk olarak 1931 yılında yazılmıştır. Ama bundan 20 yıl sonra, 1951 yılında yeniden başka seçmeleri de yayınlatmak isteyen Giovanni Papini bu defa "Kara Kitap" adı altında onları topluyor. Bu yüzden ilerleyen zamanlarda sayfa sayısında farklılıklar olmuş. Ama son olarak Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları kitabı birleştirmiş ve tek cilt halinde 471 sayfa olarak çıkarmıştır. Çevirmeni de
Fikret Adil
Fikret Adil
. Çok güzel bir çevirisi olduğunu söylememek de haksızlık olur. Kitabın içeriğine geçmek istiyorum şimdi. Bu Gog kimdir? Gog yazarın tımarhanedeki arkadaşını ziyareti zamanı tanıştığı asıl ismi Goggins olan biri. Hayatının ilk kısmını büyük bir adam olmak ve kendine bir iş kurmak için çabalayan bu kahramanımız daha sonra milyarder birisi oluyor. Bir kararla hayatının geri kalanını değiştiriyor. "- Şimdiye kadar, diyordu, paranın kölesiydim, bugünden tezi yok o benim uşağım olsun. Benim durumumdakilerin yaptıkları gibi, bir şeyler öğrenmek ve hayatın tadını çıkartmak için, bunaklık çağına düşmeyi beklemeyeceğim." Ama bildiğimiz milyarderler gibi değil bu Gog. Tüm dünyayı dolaşıyor; Çin, Hindistan, Almanya, Türkiye, Rusya... Her istediğini yapmak için parası var, ilgisini çeken herkesle görüşüyor; Henry Ford, Gandy, Lenin, Einstein, Freud, Edison, Knut Hamsun, Salvador Dali, Picasso, Huxley ve ismi tarihe geçmiş daha kimler... Bu şekildeki geçirdiği yedi yıl ona servetinin büyük bir kısmına ve sağlığına mal oluyor. Bunların neticesi olarak da hiçbir doktorun ad koyamadığı hastalığa yakalanıyor ve herkese nefret eden bir insana dönüşüyor. Ama bu süreçte ziyaret ettiği insanlar da tabi ki Gog’u tanıyorlar. O kadar ünlü biri kahramanımız. İstediği görüşleri de önceden ayarlıyor. Sorun çıkaranlar, görüşmek istemeyenler de oluyor aralarında ama yine de çoğu ona vakit ayırıp sorularını cevaplıyor. Bu görüşmelerin hepsi hakkında yazıp merakınızı kaçırmak istemiyorum. Okuduğunuz zaman zaten eminim ki çok şaşıracaksınız. Benim yazara hayran olma sebebim bu görüştüğü kişilerle olan konuşması ve kendisini onların yerine koyarak okuru inandırması oldu. Sanki hakikaten de Hitler anlatıyor bize iktidarlık hakkındaki görüşlerini. ( "Derdim o kadar büyük ki kimsenin bilmediği bu zavallılıktan kurtulmak için günün birinde bir savaş, geçenkinden daha korkunç bir savaş açacağım." diyor Hitler. ) * Bu satırlar yazıldığı zaman İkinci Dünya Savaşı başlamamıştı. Buradan yazarın geleceği çok iyi görebilen bir polemikçi olduğunu anlıyoruz. Veya Dali ile ilgili bölümde Dali’nin kendisi insanların Tanrı hakkındaki fikirlerini değiştirmek için çabalamasını, kendinin benzersiz insan olmasını, zekânın üstünde bir deha olmasını ispat etmek istiyor. Yani tarihte bu kadar önemli bir yere sahip olan şahıslar adına böyle ustalıkla konuşmak sadece alkışlanacak bir durum bana göre. Her bir yazar kitap yazmak için uzun yıllar kazandığı bir birikime sahip olmalıdır. Giovanni Papini’ de bu birikim öylesine çok ki kitap bittikten sonra düşününce "Keşke tüm yazarlar bu kadar araştırmacı olsa ve en önemlisi bildiklerini kendileri için saklamayıp insanlara böyle aktarabilse " dedim. Bildiğiniz her konu var kitapta; siyaset, ekonomi, edebiyat, din, kültür, felsefe, psikoloji.. Sizi ne ilgilendiriyorsa bulabilirsiniz. 2. Kitapta da görüşmeler oluyor ama burada daha çok edebiyat tutkusuna yer verdiğini görüyoruz Gog’ un; "Böylece okuyucular “Kara Kitap”ta Cervantes, Goethe, William Blake, Robert Broıvning, Stendhal, Victor Hugo, Kirkegaard, Miguel de Unamuno, Leopardi ve Walt Whitman’ın günümüze kadar bir yerde yayınlanmamış parçalarıyla eser taslaklarını bulacaklardır." Bu giriş kısmı bende o kadar merak uyandırdı ki bunların gerçek mi hayal ürünü mü olmasına karar veremedim. Ve burada Victor Hugo’ nun yayınlanmayan bir şiiri, Franz Kafka’ nın "Dönüşüm" değil de "Dönüş" isimli, farklı bir hikayesi de bulunuyor. Hikaye tarz olarak Franz Kafka’ nın tarzına çok benzediği için gerçek bile olabilir diye düşündüm.. Yazarın anlatmak istediği konular oldukça önemli; hayat, ölüm, eşitlik, kin, hırs, adaletsizlik, zalimlik, şehvet hakkında kısa ama önemli, fark etmediğimiz yerleri bize gösteriyor. Her şeyin iç yüzüne, görünmez tarafına bakmamızı sağlıyor. Giovanni Papini kendisi hayatta karamsar, ümitsiz, sıkıcı biri olmuştur diye düşünüyorum ki yarattığı karakter Gog da tıpkı kendisi gibi hiçbir şeyden memnun kalmıyor. Gittiği her yerden çıkınca daha bir sıkıntılı oluyor, işittiklerinden, gördüklerinden tiksiniyor resmen. Aradığının ne olduğunu kendisi de bilmiyor. Bu yüzden çelişkiler içinde kalarak kendini daha da derine gömüyor. Ama esas olarak bir şey de dikkatimi çekti. Yaşayanlardan zaten hoşlanmayan Gog ölülere nefret besliyor. Onlarla ilgili bölümü okuduğum zaman resmen yazarın kendisinin ölülere nefretini gördüm. Her şeyin sebebi ölüler; kitaplarda bahsedilenler de, dünyadaki tartışmaların merkezinde dayananlar da, dirilere rahat vermeyen de "ölüler". Gerçekten daha önce hiç bu yönlerinden bakmamıştım bazı konulara, sorguluyorsunuz daima kendinizi kitap bitene kadar. Bundan başka yazarın konuştuğu ister yazarlar, isterse devlet adamlarının bir çok sırlarını da öğreniyor Gog. Bunlar gerçek olsa da, olmasa da bazı şeyleri daha iyi anlamanızı sağlıyor. Kitabı çok beğendim ama bir önemli şeyi de vurgulamasam olmaz. Gog kendi sohbetleri zamanı edebiyattaki pek çok kıymetli eserden söz ediyor. #72881877 Burada en önemlileri bulunuyor. Liste yapılacak bir alıntı, daha önce dikkat etmediyseniz bir göz atmanız iyi olur. Zamanla kitaptaki ismi geçen eserleri de okuduktan sonra bir daha okumak daha iyi olur bence. Ama bu şimdi okumamak için sebep değil tabi ki. Zaten her kitap bir defa okunmaz, her defa farklı bir duyguyla okumak daha güzel bazı kitapları.. Son olarak, kitabı bitirdikten sonra araştırınca 2 gün önce eklenen bir inceleme videosunu gördüm kitabın. Çok iyi anlatılmış gerçekten. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz mutlaka izleyin: youtube.com/watch?v=4I9dwee... Gog gibi can sıkıntısından bir türlü kurtulamayanlar ve tüm hayatını sorgulayarak geçirenler çok fazla var hayatta. Öyle insanlar mutlaka okusun. Herkes değil. Keyifli okumalar...
Gog
GogGiovanni Papini · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,015 okunma
··
2.724 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.