Gönderi

Türk Sineması cinselliğe, coğrafyamıza özgü resmi politika ve dayatılan ahlak nedeniyle imtina ile yaklaşmış, ancak böyle ilerlemeyi gururuna yedirememiştir. Ama yapacak bir şey de yoktur. Susuz Yaz'da röntgencilikle, meşhur seks filmleri furyasında İtalyan benzerlerinden kötü kopyalarla, İffet'te literatürlere geçen çarpıcı, hatta tahriki yüksek tecavüz sahnesiyle silkelense de estetik yanı göz dolduran, yüksek libido taşıyan, fotoğraflan çer­ ı\evelenecek kareleri bir türlü yakalayamamış, bunu bir iiykü çerçevesinde işleyememiştir. Or t ada bir kabahat görülemez. Yalnızca eksik bırakılmış bir sinema tarihi, eksikliği hissedilmesin diye geliştirilmiş planlı bir strateji vardır. Düzcinsel (heteroseksüel) göndermelerin ailece izlenebilecek vasıf t aki fi lmlerde denetlenmesi bazen ku­ rumları ve yapımcıları da aşarak dönemin oyuncularının yasaklarına, kurallarına, gelecek kaygılarına da yansır. Tür­kan Şoray Yasakları diye anılan "soyunmama, öpüşme­ me, sevişmeme, fr ikik vermeme" gibi ketler öykülerin ge­ tirdiği kimi sahnelerin ta en baştan senaryolardan atılma­ sına, böyle bir sahnenin yazılmamasına, teşebbüs bile edil­ memesine kadar uzanır. Salon doldurma endişesi, kapi­ talizmin din ve edep etraf ı nda şekillenmesi sayesinde sos­ yal bağnazlığın kapılarını aralar.
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.