Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10/10 puan verdi
·
Beğendi
NEML 27/65 De ki: "Allah’tan başka göklerde olsun yerde olsun hiç kimse gaybı bilemez." Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. Kitabın ilk çıktığı aylarda hemen İstanbul’daki bir arkadaşımdan kitap fuarına gidip bana bu kitabı imzalatmasını istemiştim. Sağ olsun oda şahsıma bu kitabı imzalatmıştı. Korona günlükleri sayesinde kitabı tekrar okuma ve özet çıkarma fırsatım oldu. Bunu sizlerle de paylaşmak isterimJ Kitap tam bir makale veya tez statüsünde bir çalışma olmuş. Konuyla alakalı her yön ve yöntem kaleme alınmış. Gerçekten hiç bir soru işareti kalmayacak şekilde izah edilmiş. Mehöet Okuyan kitapta her görüşe farklı alimler tarafından deliller getirmiş ve pasaj sonlarında kendi delilleri ile fikirlerini savunmuştur. Ölüm sonrası ne olacak? Kabirde hayat var mıdır? Buna inanmak imanın gereği midir? Sorgu ve yargılama kabirde mi yapılacak? Kabir azabı varsa beden mi, ruh mu yoksa her ikisi de çekecek mi? Bu sorulara Kur’an-ı Kerim çerçevesinde cevaplar arayacağız. Tümdengelim yani bilinenden bilinmeyene doğru bir yöntem ile bu soruları ve daha fazlalarını cevaplandıracağız. Kitapta verilerin değerlendirilmesi ise Tümevarım ile yapılmıştır. 482 sayfalık bu kitabı özetlemek biraz zor olacak fakat elimden geleni yapacağım. Kitap şu minvalde konuları ele almış: 1. FARKLI İNANÇLARDA KABİR HAYATINA NASIL İNANILMIŞ? Sümerlilerin mezarlarına eşyaları ile gömülmesi, Eski Babil ve Asur inanışında ve Eski Mezopotamya’da tekrardan dünyaya gelme inanışının bulunduğunu görüyoruz. Bu konuda Morgan Freeman ‘ın İnancın Gölgesinde adlı belgeselini sizlere öneriyorum. Eski mısır inanışlarında ölenlerin mezarlarının yanına yiyecek ve içecek konulması da buna örnektir. Eski Mısırlıların bu inanıcının kabirde bedenle birlikte ruhunda yaşadığına inandıklarını anlıyoruz. Mezarlarına yanına kopya amaçlı ölü kitapları konulur. Ölülerini uzak bir ülkede ikamet ettiklerine bir merdivenle göğe çıkıp orada yaşadıklarına inanılar. Bu konuda da Coco isimli bir animasyon filmini sizlere önerebilirim. Hatta Okuyan Miraç olayının Mısır inanışından bizlere kadar ulaştığını düşünmektedir. Eski Yunan, Roma Ve Slav inançlarına geldiğimizde ise; mezarları evlerin yanına yaparak ailelerle birlikte yaşandığına inanılmıştır. Onları yaşayan gölgeler olarak nitelendirmişler, iyiliği ve kötülüğü onlardan bilmişlerdir. Sabililikte ise; İslam’a yakın bir anlayış ile ölüm bir yokluk değil yeryüzünden ayrılış ve yeni bir hayata başlangıç olarak nitelendirilir. Kıyamet günü anlayışı vardır ve hesap günü o gün olacaktır. Yahudilikte ise: diriliş fiziki olacaktır. Ayrıca ölülerini pis kirli olarak et yığını olarak görürler. Hatta ona okunan biri 7 gün mundar olacaktır. İslam’da böyle bir huşu yoktur. Ölü mundar değildir hatta cesede hürmet vardır. Hatta ölünün temiz olması için yıkanıp kefene sarılması söz konusudur. Burada da İslam’a benzer bir durum şudur ki; ruh bedenden ayrılır ve kabirde sadece beden vardır ve ıstırap çekeceği düşünülmez. Ölüler dirilecek, yattığı yerden kalkacak ve hesap verecektir. Hristiyanlıkta ise: doğduklarında ilk insanın günahı ile doğarlar, ölüm ise bu günaha bir kefarettir. Kabirde günahın bedelini temsil eder. Kur’an’da sorumluluk ferdidir. Herkes yaptığının karşılığını görür, kimse kimsenin günahını üstelenemez. Yuhanna’da onlar mezarlarından çıkacak ve iyilik yapmış olanlar ve kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere diriltilecekler yazar. Bu hususta İslam’la benzeyen kısımlar ise tekrar diriltilip hesaba çekilme mevzusudur. Aslında genel Hristiyan görüşünde iki yargılamadan bahsedilir. Birincisi özel yargılama Mesih İsa’nın öldükten hemen sonra insan ruhunun karşısına çıkması ile olur. Daha sonra 3 ayrı yere gidilir; Araf, Cehennem ve Cennet. Araf konusunu daha çok İslam temelli olduğuna inanmaktayız fakat görüldüğü üzere bu mevzu Hristiyanlık temelli bir kavramdır. Araf’ta kalış süresi herkesin günahlarına bağlıdır. Günahlarından arındıktan sonra cennete geçebilirler. Burada İslam’da olduğuna inanılan ama Kur’an’da hiç bir delili olamayan Münker-Nekir meleklerinin sorguya çekmesi Mesih İsa’nın kabirde ilk sorguya çekmesi ile benzemektedir. Kuranda dayanağı olan berzah ile Hristiyan esasına dayanan Araf’ın da benzerlik içerdiğini görmekteyiz. Eski Arap inançları ve Cahiliye döneminde ise: katili belli olan ancak intikamı alınamayan kişilerin ruhunun büründüğü mezarları üzerinde uçan Hamme kuşu inanışı vardır. Bu kuş, geceleri ölen kişinin mezarının üstünde uçar ve su ister. İntikam alınana kadar bu böyle devam eder. Mezarların sulanması, ağaç ve fidanların ekilmesi bu dönemden gelen bir inanıştır. 2. KABİR HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN KELİMELER: Bu başlıkta ilk olarak Kabr kelimesinin anlamı üzerinde durulmuştur. Ayrıca kabirdekilerin dünyadakilerle dünyadakilerinde kabirdekilerle iletişiminin olamayacağını vurgular. (Fatr22) Kabir anlamına gelen diğer kelimeler içinde Meşhed kelimesi ilgimi çekti. İran’da bir şehrin ismi olan Meşhed: İmam Rızanın türbesini bulundurmaktadır. Hatta İranlılar hac ibadetlerini burada eda etmektedirler. Kelime olarak özel kişileri türbesi anlamına gelmektedir. Maide 31’de Habil ile Kabil olayını anlatmaktadır. İnsanoğlu ölüyü gömmeyi bu olayda öğrenmiştir. İkinci önemli kelime ise: BERZAH’ tır... Ölümle başlayıp mahşerdeki dirilişle sona erecek olan yer. Set veya engel olarak da anlayabiliriz. 3. ASIL KONUMUZ OLAN ÖLÜM SONRASI RUHUN DURUMU: Ruh canlılara hayat veren özdür. Ruhun mahiyeti bilinebilir ve bilinemez diye iki grup görüş vardır. Bilinemez diyen kesim İsra 36. Ayeti delil gösterir. Diğer gurupta ruh hakkında çok az bilgiye sahiptir. Asıl olan kabul: beden ile ruh ölünce birbirinden ayrılır ve ruh kıyamet günü kabirden dirilecek olan insanlara üflenir. 4. ÖLDÜKTEN SONRA RUH NEREDEDİR? Bu hususta çok fazla yorum vardır. Kitapta ilgimi çeken bazı yorumları sizinle paylaşmak isterim. İbn Hazm azabın bedene yönelik değil de ruha yönelik olacağını savunur. İbn Kayyim El Cevziyye 11 farklı görüş ileri sürmüştür. Bunlardan bazıları: şehit olsun olmasın bütün iman edenlerin cennete gideceğini söyler. Ruhları cennette değil kapısının önündedir. Meyvelerin kokusu alırlar ve yerler diyor. Öldükten sonra 7 gün içinde kabirleri etrafında ruhlar dolaşır. Bir başka görüşünde ise: müminlerin ruh Zemzem, kâfirlerinki ise Berhut kuyusundadır. Müminlerinruhları 7 kat gökte, kafirlerin ruhları 7 kat alttadır. Gazali’ye göre ise ölen kişinin ruhu kabirdedir. Hatta öldüğü andan itibaren her şeyi görür. Kabirde ölülerle konuşur. Bu konuda kur’an-i kerim de geçen bazı ayetler gösterebiliriz; En’am 93, Enfal 50-51, Nahl 27, Muhammed 27,Ali imran 169, Zümer 42, Mü!minun 99-100… bu ayetlerde alimlerin söylediklerine temel oluşturacak bir husus bulunmamaktadır. 5. KABİRDE SORGU VAR MIIDR VARSA NASILDIR? Bu bölümde Münker ve Nekir kelimelerinin kökeni ele alındığında çirinlik, azap, kötü gibi anlamlara gelmektedir. Kitapta uzun uzun kelime kökenine girmektedir. Merak edip bireysel olarak kur’an da ismi geçen meleklere baktım… 2 Kiramen-katibin (Kaf 18), Cebrail, Mikail, Azrail, Harut ve Marut olmak üzere 7 meleğin ismi geçmektedir. Kur’anda cehennem zebanileri yani görevlilerinden bahsederken, sorgu meleklerinden hiçbir şekilde bahsedilmemektedir. Gazali’nin kabir azabının bedensel olacağını iddia ettiği içn sorgu meleklerinide o şekilde düşünmektedir. Sırf kabir azabının bedensel bir azap olduğunu ispat etmek için meleklerin sorularını sesli mi yoksa sesszizmi sorduklarından tutunda ölülerin sevaplarının nasıl olacaağına kadar detay verilmiştir. Yunus suresi 28-30 ayetlerinden anlayacağımız gibi insanların dünyada yaptıklarının karşılığı ahiret alemindedir. Mehmet Okuyan kitabında bu konu ile ilgili aksini tezlerde sunan tam 2 sayfalık rivayete yer vermiştir. Kabir sorgusuna delil gösterilen tek ayet İbrahim 27 ayettir fakat sağlam bir yorum bulunmamaktadır. Beni en etkileyen yorum ise: Fatiha suresinin 4. Ayetinde ise ‘’hesap gününün sahibi’’ denmektedir. ‘’Hesap günlerinin sahibi ‘’denmemektedir! Kur’anda Allah yolunda şehit olanların müjdesi pek çok ayette verilmiştir. Şehitlerin rızıkları ise manevi anlamdadır ve Allah katında diridirler. Ali-imran 169-171 de şehitlerin özelliklerine yer verilmektedir. Tekvir 12. Ayette: ‘’cehennemin faaliyet zamanı mahşerdir…’’ Ayetinde de azabın zamanının kabirde olmadığını kanıtlamaktadır. Azap konusuna da çok fazla alimin görüşüne kitapta yer verilmektedir. Benim bazı seçtiğim görüşler şu şekildedir; Eşari’nin görüşüne göre kabir sorgusu ve azap vardır derken, Taftazabani gaybı bilmeden cok fazla yorum yaparak naslara ve hadslere dayalı azaptan bahsetmektedir. Gazali’ye gelince kabirde bedensel ve ruhsal zaptan bahseder. İbn Teymiyye ise kabirde bedensel azaptan bahseder.ibn Kayyim de aynı İbn Teymiyye gibi kabri olsun ya da olmasın şnsan kabir azabını berzah azabı olarak yaşar. Ruh ise bedene geri döner diyor. İmam Suyuti tamamen maddi yani somut bir azap inanışına sahiptir. 6. GENEL DEĞERLENDİRME Kabir konusu gaybi bir mevzudur. Kuranda dünya ve ahiret olmak üzere iki hayattan bahsedilirken üçüncü bir hayattan bahsedilmemektedir. Kabir azabı olsaydır mutlaka bahsedilirdi. Mahşerde dirilme, toplanma, Allah’a sunulmanın olacağı yer ahirettir. Genel olarak kitaba baktığımızda: girişte kabir azabı meselesini doğru kavramak için metotlardan bahsedilmiştir. Birinci bölümde ise kabr ve berzah kelimelerininn kökeninden bahsedilmiştir. Ruhun mahiyeti ve sonraki durumundan da burada bahsedilmiştir.İkinci bölümde Münker ve Nekr isimli meleklerinin kur’an’dan delillenmediğine değinilmiştir. Ayrıca bu kısımda şehitlerin allah katındaki konumlarından bahsedimiştir. Eğer kabir azabı varsa, şu sorunun cevabı önemlidir: ilk insan nesli hala azap görürken kıyamete yakın zamanda ölen kişilerin azap süresi daha az olmaz mı? Buradaki adaletsizliği nasıl açıklayacağız. Bir başka yanıtsız soru ise: kabirde azap olsaydı yargısız infaz olmuş olmaz mıydı? Kabirde azap yoktur çünkü ruhlar yoktur. Ruhlar Allah katındadır. Bu konuda çok fazla batıl, hayatımıza girmiştir. Eğer kabirde azap olsaydı tebliğin bir parçası olmazmıydı? Eğer ölülerin sesi özellikle geceleri mezarlıklardan duyuluyor olsaydı insanlar bu sesleri duyup islamı benimsemezlermiydi? Fatır 22. ve meryem 98. ayetlerinde ölülerin duymayacağından bahsedilir… Toplum tarafından inanılan, idrar sıçramasının kabir azabına sebep olacağı, mezara ağaç dalı koymanın azabı dindireceği gibi batıl inanışlar yaygındır. Fakat bunlar kur’an’la çelişen inanışlardır. Ayetlere göre hayatın beş aşaması vardır: bedenin can ve ruhtan yoksun olduğu ilk dönem, dünya hayatı, ölüm, dirilme ve Allah’a dönmedir. Kur’an’a göre sorgulama sadece mahşerde olacaktır. Gerçeği elbette yanlızca Allah bilir.
Mehmet Okuyan
Mehmet Okuyan
Kur'an'a Göre Kabir Azabı
Kur'an'a Göre Kabir Azabı
Ayşenur ören
Ayşenur ören
Kur'an'a Göre Kabir Azabı
Kur'an'a Göre Kabir AzabıMehmet Okuyan · Düşün Yayınları · 201589 okunma
·
343 görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
Kabir azabının Kur'an'dan tek delili olduğunu kim nerden çıkarmış. Bu husustaki rivayetleri de mi görmezden geleceğiz? Kaldı ki bu hususa delalet eden 12 adet ayet var. Müsait olunca yazarım.
Ayşenur ören okurunun profil resmi
aslında bu konu mühim.. normalde mehmet okuyan bu kitabın tersi anlayışta yani kabir azabının olduğuna yönelik bir kitap yazmış 200 sayfa çok öncesinden.. sonra ateistin biri mail atmış; “yakilanlar ne olacak peki beden yok ceset yok” demiş...bunun üzerinde aydınlanmış ve yazdığı 200 sayfalık kitabi yok edip yeni baştan bambaşka bir bakış açısı ile yazmış.. ilim insanı olmak bunu gerektirir bence
Vakti Garîbe Âlemi Muhal okurunun profil resmi
Değerlendirme için tşkrler👏👏👏
ΞMЯΞ okurunun profil resmi
Ne muhteşem bir analiz, çok teşekkür ederim. ✨ Ayrıca ben de zaman zaman kendime sorardım, yakılanlar kaybolanlar vs ne bileyim bir mezarı dahi olmayan milyarlarca insan için bile kabir azabından bahsetmek nasıl bir mantık diye. Allah hepimizi doğru şekilde sorgulayıp konunun özünü idrak edebilenlerden eylesin.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.