Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Narinin anası, yeni bir parçayı önünden akıp giden suya batırdı. Yaptığı iş, çift sürmekten, davar sağmaktan daha kolaydı. Ama, yorgunluğu köyün­ deki yorgunluğa hiç benzemiyordu. Başı dönüyor, otuzyedi yıldır gördüğü, bozkırların boşluğu, dağ­ların yüksekliği, gökyüzünün sonsuzluğuna karşılık, şu eldivenler, şu incecik akan kırmızımsı su, şu de­mir ve demirler gözlerini karartıyordu. Durup din­ lenmek istediğinde, bir kol uzanıyor yanıbaşından. Uzanan bu Alman koluna bakacağı sıra, önün­de kırmızı bir lâmba yanıp sönüyordu. Yaz ayların­ da, damda, avluda yattıklarında gökyüzünden kayan bir yıldızın düşüp parçalanması gelip geçiyordu ak­ lından. Ama, bu gökyüzünde parçalanan yıldız, neden bağırıyordu böyle? Yıldızlar da konuşur muy­muş? diyemeden, sesin, önündeki kırmızı ışıktan, suya batırılması gecikmiş bir parça için çıktığını anlıyordu Narin'in annesi... Sesi kesmek, kırmızı ışığı söndürebilmek için, yeniden, hep yeniden par­ çalar atıyordu suya... Ses kesilince, ışık sönünce, bu kez kendi sesi, kendi ışığı yanıyordu yüreğinde. Bunlar birbuçuk gözlü evlerinde bıraktıkları iki ço­ cuğuydu. Narin, Davut ne yapıyorlar şimdi?... Çi­kolataları var ama... Bol bol çikolataları var..."
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.