Japonya ziyaret etmeyi ve daha iyi tanımayı hayal ettiğim ülkelerden biri. Japon edebiyatını okumak da bir adım atmayı sağlıyor.
Sayaka Murata, 2016 yılında Kasiyer ile Japonya'da büyük başarı elde etti.
36 yaşındaki bir kadının hikayesi, Keiko, duygusal bağları olmayan, hala bakire ve 24 saatlik bir markette yarı zamanlı çalışandır. Başka bir yere yatırım yapmadan ve sosyal yaşamını mümkün olduğunca kısıtlayarak rutin olarak seçtiği bu hayat tarzını yaşamaktadır. Bir rutin ve biraz robotik varlığı ("Mağazamıza Hoşgeldiniz!" onun mottosudur), özellikle de onun özel hayatı bilinmediğinden, çevresinde şüpheli görünmesini sağlar.
Keiko akrabalarına göre farklı, "hasta". Japon toplumu iyilik, ahlak ve örgütlenme kodlarında özellikle katıdır, ancak biz çok daha mı hoşgörülüyüz? Her şeyden önce norm. Bazıları içinde kaybolabilir, yerlerini bulmak için mücadele edebilir ve bu baskı her zaman daha güçlü, daha invaziv, ısrarlı, sabit olduğu için daha fazladır.
Kitabın çok tuhaf bir mizahla saçma bir tarafı var, bir anlamda tarif edilen şey oldukça korkutucu. Diğer yandan, Japon toplumu hakkında bilinenleri, belirli bir normalliğe ve dışlanmaya cevap verme ihtiyacı üzerindeki sürekli baskısı ile birleştiriyor. Farklı bir hayat sürmek isteyenleri konu ediniyor. Yazarın toplumsal yapı hakkında ki çarpıcı gerçekliği yüzüstüne çıkaran ifadeleri aslında sorgulatan türdendi.
Kasiyer oldukça minimalist ve bazen rahatsız edici olmasına rağmen yine de hoş bir okuma sağlıyor.
En şaşırtıcı olanı, yazarın biyografisine baktığınızda, gerçek hayatta yarı zamanlı bir kasiyer olarak çalışmaya devam etmesidir. Otobiyografik anlatı ne kadar ileri gidiyor ? Cevabı sadece Sayaka Murata biliyor.