Gönderi

Bir kadın... Gecenin masum karanlığında, "Beni güzel hatırla." diyordu Orhan Veli gibi. Gözlerimi, saçlarımı ve sana mağrur bakışımı, Aşka şaşkınlığımı... Safça masumca peri dilinden çıkan sarmaşık sözlerim; Kâh sence eylemlerimi, Kâh bizce hislerimi... Bir adam... Gecenin mil çekmiş sessizliğinde "Durma göğe bakalım." diyordu Turgut Uyar gibi. Pencere pervazında asılı kederlerin tam orta yerinde dalıyordu uzaklara; Sonsuz bekleyişlerin rıhtımına mavi mavi, Hayallere sarılıyordu yıldız yıldız... Sadece sol yanındaki ritmi düşünüyordu Aşk çıkmazındaki o eşitsizliği... Susuyordu, o hep susuyordu. Yârin hayat dolu gözlerine sığınıyordu. Bir kadın... Gecenin dolunayı sarmaladığı vakitte, "Sana yolculuk yapmak istiyorum can kenarında." diyordu Cemal Süreya gibi... Sinesine sardı sevdasını, Kondurdu göğsüne cıvıldayan kuşları, Eğdi başını sahiplendi alnındaki aşkı. Bir adam... Gecenin o kör saatinde "Bekle geleceğim." diyordu Özdemir Asaf gibi... Ölüm gelmeden, ömür bitmeden. Kadın bekledi adam geldi, Adam geldi kadının gözleri hüzünlendi. Kadın ağladı adam gözyaşını sildi. Kadın kendini yâre serdi, Adam kendini aşka verdi. Bir adam... Gecenin yıldızlarla raks ettiği vakitte "Ben sana mecburum." diyordu Attila İlhan gibi. Menengiç kokuna, gül bağına, Ellerinin sıcaklığına... Gerisini sen anla. Bir kadın... Gecenin sabaha meyl ettiği fecr vaktinde "Ne derler acaba diye kahrolası bir put vardır." diyordu İsmet Özel gibi. Koştu soluksuz soluksuz aşka, Aldırmadı ne derlerse desinler, Hâlâ sevdanın varlığını bilsinler. Kaldırdı etrafındaki tabuları, Koparttı gerdanından o ilkel tasmasını. Ve bir adam, ve bir kadın... Sabahın bakir sessizliğinde Parmak uçlarındaki o sevişle "Canım benim..." diyordu Ahmed Arif gibi. Canından can çıkarcasına, Canına can katarcasına, İliklerine kadar hissedercesine, Hasretten prangalar eskitircesine. Sarmalıyorlardı aşkı, Yüreğe düşen o harlı sevdayı; Can cana, Yana yakıla, Vurgunca..!
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.