Özlemek, koca Türk dünyasında yalnızca Oğuzlarda "hasret çekmek" anlamını kazandı. Kim bilir belki o çok uzak kalan uçsuz bucaksız bozkırlara bir daha dönmeyecek olmanın açtığı onulmaz yarayı çok derinlere atmış ve kabuk bağlatamamıştık. Böylece bir zamanlar sakınmak ve yoksunmak eylemleriyle ifade ettiğimiz hasretlerimizi "öz"ümüzde tutmuştuk. O gün bu gündür hep öz-le-dik: Güzel günleri, tolparla, yılkıyla özgürce uçtuğumuz günleri, korkusuz günleri. Hatta "güneşli güzel günlere inanan mutlu bir yusufcuğun havalanması"nı özledik... Çok özledik ya hu!