Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

308 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Nietzsche'nin anlatmak istedikleri
Nietzsche, ahlaktan (alm. moral) bahsederken moralin kelimesini kullanır. Yaşadığı dönemin meşhur uyuşturucuları olan ero-in ve koka-in'e bir göndermedir bu. Ahlak kavramına bir uyuşturucu muamelesi yapıp, ahlakın insanın uyuşturucusu olduğunu ifade etmek istemiştir. Ahlak kavramının anlaşılabilmesi için ise, ego kavramını irdelemiştir. Ahlak ile ego'nun bağlantısını ise Nietzsche değil de ben anlatmalıyım: Ego'muz yani kendi benliğimiz ve arzularımız vardır. Bir de süperego vardır ki bu da ahlaki değerlerimiz olup, toplumsal bilinç tarafından oluşturulmuştur. Benliğimiz bizim için bir şeyler ister daima. Bu kimi zaman sevgidir, kimi zaman bir davranış, kimi zaman da biraz tutku. Bazen de toplum tarafından hoş karşılanmayan şeyler ister. Zaten kim toplumun hoş karşılamadığı şeyler istememiştir ki? Hatta Alexander Woollcott'a göre; Hayattaki en güzel şeyler; ya kanun dışı, ya ahlak dışı, ya da şişmanlatıcıdır. İşte bu noktada can alıcı bir soru sormak durumundayız; sizin içinizden gelen bir isteğiniz, toplumun hoş karşılamadığı bir şey olduğunda ne olur? Günümüz insanı, muhtemelen toplum baskısına mağlup olarak istediğini yapmayacak veya yapmıyor gibi görünerek gizlice yapacaktır. Ego-superego çatışması yaşamak, sıradan insanın resmen kaderi olmuştur. Bu konuyu ifade ederken, psikolojide id olarak ifade edilen hayvani istekleri kast etmediğimiz de anlaşılmalıdır. Ego kavramı çevresinde dönmektedir konu. Nietzsche ise insanın en temel özünün ego olduğunu, insanı insan yapan unsurun onun doğal istekleri olduğunu ve ahlak olgusunun hakim otoritelerce dayatılmış bir baskı çeşidi olduğunu ileri sürer. Ahlak kitleleri standart bir kalıbın içerisinde tutmaya yarayan bir enstruman hükmündedir. Ahlaktan bahsedenlerin hiçbiri gerçekten ahlaklı değildir o'na göre. Her gün doğruculuk ve ahlaktan bahseden nice insan, aslında içlerinde binbir çeşit arzu nesnesine sahiptir, sadece mütevazi konumlarının sarsılmaması için bundan bahsetmez ve inanmadıkları şeyleri sırf doğru kabul ediliyor diye yaşar ve konuşurlar. O halde, toplumun ahlak dediği şeye uymak mantıksızlaşır. Bir şeyi sırf ben istiyorum diye yapabilmektir özgürlük ve başkaları istemiyor diye yapmayarak kendi benliğini bastırmak da tutsaklıktır, saçmadır. Konuyla alakalı değinilebilecek güzel bir sponville alıntısı şöyledir: "Kendini yargılamak, kendini ciddiye almaktır elbette. Sade kişi, kendi hakkında bunca soru sormaz. Kendini olduğu gibi kabul ettiği için mi? Bu bile çok şey söylemektir. Kendini ne kabul eder ne de reddeder. Kendini sorgulamaz, kendi üzerine düşünmez, kendini ele almaz. Kendini ne över ne küçümser." Bir de konuşulması mühim görünen bencillik konusu vardır. Sahi bencillik nedir? Başkasının bencillik yapmasına izin vermemeye bencillik deniyor. Aynı şeyi isteyen iki kişi olduğunda; birisi istediğini elde etmek yerine karşısında ki insanın mutluluğunu mu istemeli. Bu durumda karşısında ki bencilliğe düşmüş olmuyor mu? O halde bencillik kaçınılmaz gibi durduğunda neden kendi mutluluğumu istemeyeyim? Bir de Nietzsche'nin ahlak kavramı da vardır ki, üzerine yüzlerce satır yazılabilmesine rağmen, o kadar çaba yerine bence tek bir cümle ile özetlenebilir: "Bizler birbirimize karşı çok fazla hata işliyoruz, bir erdeme ihtiyaç duyacak kadar sefil, güçsüz ve değersiziz." (Sponville) İşte, Nietzsche'nin demek istediği de kanaatimce budur. Önemli olan erdemli olmak değil, erdeme ihtiyaç duymamaktır... İnsanın özünden, kendi benliğinden, ruhundan gelen bir değer yargısı ancak gerçektir. Diğerler normlar ise başkalarından gelmektedir ve bize ait değillerdir. Bu noktadan sonra ise Nietzsche'nin felsefesinin Freud'un felsefesiyle olan uyumuna değinmeliyim. Freud da insanın toplum ve kültür vasıtasıyla nasıl güdülendiğini ve kendi hazlarından uzaklaştığına dikkat çekmiştir. Freud, histeri üzerine yaptığı çalışmalarda hristiyan inancında cinselliğin hoş karşılanmadığı için insanın libidosunu bastırdığını ve çağımızın en büyük problemlerinden birisi olan nevroz'un kaynağının bu olduğunu söylemiştir. Bu gibi benzeşmelerden yola çıkarak, her ne kadar yöntemler farklı olsa da Nietzsche ve Freud'un paralel fikirlere sahip oldukları söylenebilir. Nietzsche, buraya kadar anlattığım felsefesini ve daha fazlasını Böyle Buyurdu Zerdüş'ünde ifade etmeye çalışmıştır. Ama bunu başkalarınca hoş karşılanmasını umduğu yapmacık nazik bir üslupla değil de canının istediği gibi sert bir şekilde ifade etmiştir. Yapmacık bir inceliktense, içten gelen bir sertlik iyidir. Ve hakikat hiçbir zaman hoş bir şekilde gelmez, yıkıcıdır. Kitaba dair önemli bir ayrıntı da Nietzsche'nin eserde "buyurmasıdır". Bu da açık bir şekilde, Nietzsche'nin ilahi söylemlere göndermesidir. Nietzsche, kendinde buyruk verme hakkı görmüştür. Üstelik onun buyrukları ruhban sınıfının halkı sömürmeye dayalı isteklerinin menbağı olan zihinlerinden ziyade, insanın en insani yeri olan benliğinden gelmektedir ona göre. Uzun sayılacak bu incelemeye vakit ayırarak okuduğunuz için teşekkür ederim. Keyifli ve sert okumalar dilerim :) *Düzeltme için https://1000kitap.com/KmeliS'e teşekkürler.
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,6bin okunma
··
1.233 görüntüleme
Ahmet CESUR okurunun profil resmi
Bu inceleme kitaba önsöz olarak bile eklenebilir Gökhan hocam, kalemine sağlık.
Gökhan okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam :)
Mysteron okurunun profil resmi
Aslında sadece ahlak bekçilerini değil erdem sahiplerinin erdemsizliğine de taşlama var.Bir de çevreyle toplumla şekillenen kalıpların, değer yargılarının degersizliğini de yüzümüze vuruyor. Salt iyiliğin eleştirisi de düşündürücü. Kendisini reddeder gibi kör bir şekilde sorgulamayıp kabul etmeyi reddediyor; onunla ayni fikirde olup olmama meselesi değil, insanın kendi sorgulamasında varacağı sonuçlar...İnsanin dünyayla, yaşamla olan savaşında, mücadelesinde veya anlam çığlığında her ne tabiri adlandırıyorsa önce kendi içindeki savaştan sağ çıkması lazım sanki.
Mysteron okurunun profil resmi
İlya yayınlarına başlayacam, umarım çeviri kötü değildir.
Gökhan okurunun profil resmi
Farklı çeviriler konusunda bilgim yok ama gerçekte nietzsche, sadece almanca bilenler tarafından gerçek manada okunmuş olur :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.