Kitabın genelinde bir ümitsizlik havası vardı ve bu insanı karamsar bir ruh haline büründürüyor. Suat Derviş, hapishanenin insana kattığı ruh halini öyle iyi çözümlemiş ki karakterle birlikte o hali yaşıyor gibi oluyorsunuz. Yabancı olmak nedir, onu görüyorsunuz. Ayrıca yoksulluk, evsizlik ve tanıdığın hiç kimsenin olmayışı hissini de çok iyi anlatmış. İnsanı ağlatır bile. Ana karakterimiz Vasfi, tıp 4.sınıf talebesiyken bir genç kıza gönlünü kaptırır ve sonrası çorap söküğü gibi gelir. Hayatın nereden nereye gidebileceği hakkında korkunç izlenimler sunar bize. Kendisini çok seven annesine, gençliğinin 12 yılına ve tüm ümidine, canlılığına mal olarak bir hata yapar. Ve sonrasında bunun bir hiç uğruna olmasını tecrübe eder. Gönlünü kaptırdığı kadın kuğu iken aslında içinde canavar saklayan bir varlıkmış. Bunu görmek çok ağırdır. Ama sonunda yine kendisini seven bir anneye kavuşur. Artık hayatında ümide ve güzelliğe olan inancına yer vardır. Kitapta yazıldığı devirlerin kültürel yaklaşımını ve bolca da rakı kültürünü görüyoruz. Kitabın sonunda ise eski mahalle evleri yerine çok katlı daireler olduğunu görüyoruz. Yazar hem ruhsal çözümlemeler yapmış, hem de toplumsal bir analizde bulunmuş. Dönemin ayıp, günah, müstehak denebilecek olan durumlarını göstermiş.

Ankara MahpusuSuat Derviş · İthaki Yayınları · 2021472 okunma

·

82 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Burcu A