Stefan Zweig’ın her kitabında psikoloji eğitiminin etkilerini hissetmek mümkün. Bir duyguyu öylesine derinlemesine tahlil ediyor ki bahsi geçen duygunun yarattığı çaresizlik hissinden kaçış yok. Satranç’ın atmosferini 12 Angry Man filmine benzettiğimi söyleyebilirim. Tek mekanlı bir hikaye gibi gelse de hikayenin katmanlarıyla hikaye çok derinlikli bir boyut kazanıyor. Her gün bir şey olmasını bekleyen ancak her gün aynı hayal kırıklığını yaşayan kahramanın çaresizliğine ve yalnızlığına yakından tanık oluyoruz. Bütün bu hiçliğin içindeki çırpınışlarını iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu kitabın ardından Stefan Zweig’ın intihar etttiği bilgisiyle; Zweig’ın yalnızlıkla ve hiçlikle mücadelesine devam edecek gücü artık kendisinde bulamadığını düşünmek de kaçınılmaz.