Fatih, İstanbul’u fethetmiş, ordusunun başında şehre giriyordu. Bir derviş önüne fırlayıp atının yularını yapıştı:
“Padişahım! dedi. “Unutma sakın, İstanbul’u biz dervişlerin sayesinde fethettin.”
Fatih hafifçe gülümsedi. Elini kılıcına atıp yarıya kadar sıyırdı:
“Baka Derviş, doğru söylersin, ama şu kılıcın da hakkını unutma!”
Böylece işlerin yalnızca duayla değil, çalışkanlık ve duanın birleşmesiyle halledilebileceğini belirtmiş oldu...