Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

03-30 Haziran 2020 Öykü Etkinliği
Etkinlik: #75096300 İlgili söz: "İnsanları niçin öldürüyorsunuz? Biraz bekleyin, zaten ölecekler." Seine Nehri'nin Meçhul Kadınları Gece ışıklarının yol göstericiliğiyle Seine Nehri’nin derin sularına ondan daha derin bakışlarla bakıyordu. Bir şey görüyormuşçasına bakıyordu, belki de görüyordu. Gördüğü her neyse onu gülümsetiyordu. Sahi, neden buradaydı? Üç gün önce doktoru ona, depresif belirtiler gösterdiğini söylediği an almıştı herhalde buraya gelme kararını. Evet, doktoru ona, bir çeşit depresyon geçirdiğini ve bir seyahatin ona iyi gelebileceğini söylemişti. O an doktora, “Depresyon, duygularını yaşama ve gösterme özgürlüğü yaratan bir çeşit cesarettir doktor bey. Bende bu cesaret ne gezer. ” demek gelmişti içinden. Neyse ki kendini, bu gülünç duruma düşürmeden son anda zapt etmeyi başararak “Depresyon mu?” diye sormakla yetinmişti. Belki de buraya gelme kararını daha da evvelden, iki hafta önce beyninde bir tümör olduğunu ve bunun onu öldüreceğini öğrendiği zaman vermişti. Evet, ölecekti. Ömrünün son demlerini yaşıyordu aslında şu an Seine Nehri’nin sularına bakarken. Ama bunu çok da umursamıyordu. Daha önce de defalarca ölmüştü zaten. İnsanlar, yaşamayı nefes almaktan ibaret sanıyordu. Öyle değildi halbuki. Mesela o, şu an nefes alıyordu ama bu onun yaşadığı anlamına gelmiyordu. Çehov hikayeleri gibiydi hayatı, daima sahnede bir silah vardı ve bu silah patlıyordu. Bu silah kimi zaman aşık olduğu adamlar, kimi zaman gülümseyen maskelerle kamufle edilmiş sahte yüzler, kimi zaman canlıları yok ederek var olmaya çalışan acizler, kimi zaman dinmek nedir bilmeden her Allah'ın günü ağlayan kapkara bulutlar... Hepsi birer birer öldürüyordu onu. Patlayan her silahla ölmüştü. Patlayan tüm silahlara ithafen şöyle geçirdi içinden, “Biraz daha bekleseydiniz zaten ölecektim. Neden bu kadar acele ettiniz ki?” Bu sefer sahne -final sahnesi- beyni, silah ise beynindeki tümör olacaktı. “Ölüm, ölüm, ölüm... Öleceğim ama bahse girerim ki insanlar arkamdan 'öldü' değil, 'vefat etti' diyecekler. İnsanlar neden böyle yapıyor? Ölümün soğukluğunu bu şekilde perdeleyebileceklerini mi sanıyorlar? Bu kadar acımasız bir kavramı sözler ve diller yumuşatabilir mi?” Bütün bunlara ne gerek vardı? O, ölümden korkmuyordu ki. Aslında insanlardaki de ölüm korkusu değil, yaşayamama kaygısıydı. “Hayatta ölüm kadar güzel bir gerçeklik olur mu?” diye mırıldandı kendi kendine. Sonra da güldü buna. “Yok devenin bale pabucu!” Ama sevmişti bu alengirli sözü, ölüm kadar güzel bir gerçeklik... İnsanlar bu sözün yüceliğini anlayamazdı tabi. Zaten onlar neyi anlamaya çalışır ki? İnsanlar konusunda biraz -hayır aslında epey- tepkiliydi. Bir tepkiyi ortadan kaldırmak için altında yatan duygulara dokunmak elzemdi. Ama kimse bunu yapma zahmetine girişmiyordu. Kimsenin ruhsal yaraları iyileştirmeye ayıracak zamanı yoktu. Onun yerine duygular bastırılıyor, hasır altı ediliyordu. Oysa duygular, bir şeylerin yolunda gidip gitmediğinin sinyalleridir aslında. Herkes bu sinyalleri görmezden gelir. Çünkü duygular, düşüncelere göre daha geç iyileşirdi daima. Bu görmezden gelmeler, bastırmalar devam ettiği sürece kimse kimseyi anlamamaya devam edecekti. Off, neden kafa yoruyordu ki bunlara, düşünecek daha ciddi mevzular yokmuş gibi. Hem daha yapması gereken hazırlıkları vardı. Sahi, ölüme hazırlanılır mıydı? Yine güldü. Aklına muzip muzip şeyler geliyordu. “Cenazemde Chopin’den Spring Waltz dinletilsin sevenlerime(!) lütfen bayım. Ölüm meleğimle güzel bir veda valsi sunarız belki onlara, teşekkür mahiyetinde.” Galiba doktoru haklıydı, depresyondaydı belki de. Yoksa hangi akıl, bu tuhaf düşüncelerini aklayabilirdi? Ve Seine Nehri’nın kıyısındaydı. Burada oluş sebebi ne doktorun önerdiği seyahatti ne de beynindeki patlamaya hazır silahtı. Onu buraya, yıllar yıllar önce Seine Nehri’nin derinliklerinde bulunduğu söylenen meçhul kadın çekmişti. Yıllar önce suların altında gülümseyerek yatan ölü bir bedenin, şu an aynı sulara gülümseyen bu ölü ruha çağrısıydı onu buraya çeken. Birbirlerine o kadar benziyorlardı ki. İkisi de ölüydü, ikisi de Seine Nehri’nin sularında bir yolculuğa çıkmıştı, ikisi de bu sulara bakıp gülümsüyordu. Aralarındaki tek fark birinin su altında, diğerinin su üstünde olmasından ibaretti. Şimdi o da Seine Nehri’nin meçhul bir kadınıydı artık. Bakışlarını nehrin sularına mıhlayıp gülümsemeye devam etti. Dipnot: Hikayemde bahsi geçen "Seine Nehri'nin Meçhul Kadını" hakkındaki bilgilere ve Chopin'in "Spring Waltz" adlı parçasına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. – artfulliving.com.tr/edebiyat/seine-...youtu.be/dN1XUV6QclU
··
248 görüntüleme
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Karakterimiz de kendini nehre bırakacak diye bekledim nedense :) kalemine sağlık Sümeyra, cenazede spring waltz kulağa çok hoş geliyor lakin ahbapların fiskosları eşliğinde Yasin okunacağından eminim ;)
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Belki bırakırdı ama yorgun olduğu için ekstra efor sarf etmek istemedi herhalde. Nasılsa ölecekti. Belki de inançsal kaygılar taşıyordu yahut da nehri izleme arzusu ağır bastı sadece. Öldükten sonra cenazesinde yapılanları pek umursamaz sanırım. Şimdiye kadar yapacaklarını yapmışlardı zaten. Sonrası gam vermez. Teşekkür ederim değerli yorumunuz için 🌱🌼
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur. -oscar wilde- Emeğinize sağlık.
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Yazımla paralel bu anlamlı alıntı için ve yazımı okuyup yorumlama nezaketi gösterdiğiniz için ayrı ayrı teşekkür ederim.
4 sonraki yanıtı göster
Ferah okurunun profil resmi
İnsanların umutlarını, hayallerini öldürenler asıl katiller dedirtti bana öykün. Cezası verilemeyen, kefareti ödetilmeyen. Hepsine eyvallah. Hele ki nefes kısmına takıldım, hayatın nefes almaktan ibaret olmadığı bayıldım :)) Hatta aklıma geldi, bazen öyle derin derin bir nefes alırsın içine hayat üfler, yüreğine yürekten gelen minicik bir nefes. Hatta o nefes gözbebeğine bile ışık verir, o nefesten aldığın güçle baktığın herşeyi nefes verenin gözüyle bakan gören olursun. Emeğine yüreğine sağlık. (Siz hitabıyla cevap vereceksen...) 💜💜
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Ne güzel demişsin Ferah Abla. Bu cümlelerin üzerine daha ne diyebilirim ki? En iyisi ben sadece susayım. Ama sen bu susuştan duygudaşlığımızı anla... Çok teşekkür ederim, yüreğine sağlık ⚘
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.