Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Merhaba Değerli Okurlar, Öncelikle, kitabı alırken yayın hakkında bilgi edinmek için incelemelere göz gezdirdim. İlk iki, üç incelemeyi okuyunca üzüldüm. Nedenini anlatacağım. (Okuduğum kitap baskısının incelemelerine bakabilirsiniz). Baskı demişken, puntosu küçük olduğu için pek sevemedim. Ancak Sabahattin Ali'yi yine yaşadım. Sabahattin Ali romanlara daha yakışıyor. Nedenini sorarsanız? Elbette ki romandaki herşeyi tanıyor, hissediyorsunuz. Ama hikayeler damağınızda kalıyor. Mesela Ses hikayesinde ki Ali, ne oldu sana?..Hikaye bittikten sonra düşünemiyorsunuz, hemen diğer hikayeye geçiyorsunuz. Eleştiri mi oldu, sitem mi oldu. Siz adını koyarsınız. Kitapta, Kağnı ( 1936) ve Ses(1937) öykülerinin altında farklı başlıklarla çeşitli hikayeler anlatılmaktadır. Kuşkusuz beni etkileyen hikayeler Kağnı ve Ses oldu. İsimlerine yaraşır bir tat bıraktı bende. Tabii diğer hikâyelerden, fikir arkadaşı, duvar, düşman, kafa kağıdı. Ama diğer diğer hikâyeleri es geçmek istemem :) Hikayelerin kurgusunu bir kenara bırakıp, dönemin şartlarını düşünerek bir kanı, sav oluşturmaya çalıştım. Günümüze, yapışık kalan öyküler de vardı malesef! Kitapta en çok ilgimi çeken bir diğer kısım, mapus-mapushane... Nedense çok uzak geliyor bu iki kavram, yani sanırım betimlemesini ve tasavvurunu ilk defa duymuş ve hissetmiştim. Ya da duymuş, yaşamış ama hissedememişim. Kitapta yine cesur kahramanlar vardı. Düşündüğünü pervasızca, hatta söyletyemeyenlere karşı söyleyen kahramanlar. İşte bunlar, beni az da olsa motive etti. "Doğru düşünüyorsun, ama bunları söyleme!" diyen adam adeta namussuzluk tavsiye ediyor demektir ve bu sersemler bunun farkında değil. Başkalarının malina, canina, karısına hürmet etmeyi bilen bu adamlar -tabii yalnız sözde- bunların hepsinden daha kuvvetli ve mühim olan fikirlere, kanaatlere hürmet etmeyi bilmiyor" deyip kapatalım konuyu! Son olarak üzüldüğüm noktayı söyleyip bitireyim. Sayfa 98'de "Kendi basit dillerinde söylenen sözlere metelik vermeyen bu adamlara ancak peygamber yalanları tesir edebilirdi" bu noktaya herkes olumsuz yorum yapmış. Sabahattin Ali nasıl kullanmış bir fikrim yok. Çok mu iyimser olacak bilmiyorum ama, yalan olan peygammber değil hele sözleri hiç değil. O zaman peygamber yalanı hiç mi yok? Elbette Efendimizin yoktur, ya da olsun sıkıntı bu mu? Bir peygamber olarak değil bir insan olarak ancak bunu değerlendirebiliriz. Asıl peygamber yalanı nedir biliyor musunuz? Efendimiz adına, söylenen sözlerdir. Her hadise inanmamamız gerektiğini vurgulamış oldum. Umarım sitem ve hakarete maruz kalmam :) ( #75828803 şu alıntıya güvenerek!) Kafamda bu youtu.be/DHRThZjkwvc çaldı yazana kadar... Hakikat'le...
Kağnı - Ses
Kağnı - SesSabahattin Ali · Venedik Yayınları · 20192,176 okunma
··
26 görüntüleme
Laín Coubert okurunun profil resmi
Sırf üzüldüğünüz konu var diye kitabı kesinlikle okunmayacak diye belirten okurlar var maalesef.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.