''Yüzlerini çevirdiler yasak ağacın meyvesine. O kadar özlemli, o kadar susamışlardı. Diğerlerine benzemiyordu bu gidiş, dönüşü yoktu. O hengâmede Âdem artık korkusuzdu.
Bir adım attı Âdem, cennet titredi..'
(Kitaptan alıntı)
Belirsiz bir zamanın bilinen mekanında geçen hüzünlü hikayemiz böyle başlıyordu..
Kitap, semavi dinlerin belki de tek ortak miti Adem'in sürçmesini şiirsel bir dramla teoloji tarihinden çıkarıp bir edebiyat harikası gibi okura servis ediyor..
Konuya inanç ritüelinden uzak, salt bir edebiyat eseri bağlamında bakarsanız, satırları yazar ile birlikte mırıldamaktan kendinizi alamayacağınız bir yolculuğa çıkıyorsunuz..
Habil ile Kabil'in şahsında kurulan ve günümüzde de süren iyi-kötü ikilemini,
Adem-Havva ilişkisi özelinden günümüze aktarılmış aşk-sadakat denklemini..
Adem'in 'yükü'nü, Havva'nın fedakarlığını..
'Habil sadakati' ile 'Kabil nöronlarını' günümüze taşıyan sosyaliteyi soluksuz okuyacağınız bir yolculuk.
Şiir seversiniz değil mi?
Hikayemizi bir de böyle okuyun derim..