Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İşte su diye bir şey vardı dünyada. Su sesi vardı. Şu oturduğum toprak, sırtımı verdiğim kayalar vardı. Akşamın alacasında mordan laciverde doğru tüllenen gökkubbe vardı. Çalılar, bodur meşeler, Ortayokuş'un yamacında birkaç ihtiyar ardıç vardı. Ardıçların yanında yöresinde mutlaka bir çift ürkek kuyruksallayan vardı. Dere aşağılarda günün son ışıklarıyla pul pul yanıyordu. İki yanında söğütler, ılgınlar; içinde bıyıklı, kılçıklı kara balıklar vardı. Bütün bunlar ne için vardı? Su geçip gitsin diye açtığım bir kazma ağzı yoldan çıkan toprağı avuçladım. Nemli toprağın içinde kim bilir nice tohumlar vardı. Koklayıp ağır ağır avucumdan boşalttım. Çok geçmez bu toprak kar altında kalır. Kar niçin yağar? Yerin yeşili tükenmesin diye yağar. Rüzgar bulutun, bulut yağmurun, yağmur suyun, su toprağın dilinden anlıyor. Suyun yokuşa aktığı, güneşin batıdan doğduğu görülmemiş. Ademoğiu dayalı-döşeli tıkır tıkır işleyen bir dünyanın ortasında. "Bize düşen aracılık" diyorum içimden.
Sayfa 79 - Dergâh Yayınları
·
9 görüntüleme
esra v. okurunun profil resmi
"Yerin yeşili tükenmesin diye..."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.