ELSA'NIN GÖZLERİ
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğilince Yansıdığını gördüm orda tüm güneşlerin
Oraya sığınışını bütün ümitsizlerin
Öyle derin ki belleğim kayboldu içlerinde.
Bulanık bir okyanustur kuşların gölgesinde Sonra birden hava açar ve değişir gözlerin Bulutlan biçer yaz eteğinde meleklerin
Maviden de mavidir gök buğdayların üzerinde.
Mavi göğün hüznünü boşuna dağıtır rüzgâr Açılır mavisi gözlerinin bir yaş parıldayınca Gökleri kıskandırır her yağmur sonrasında
Cam da mavidir kırıldığı yerde bu kadar.
Yedi sancılı ana ey gözü yaşlı ışık sen Yedi hançer delip geçti o renk prizmasını Gözyaşından yükselen gün daha dokunaklı
İris daha mavidir yaslara bürünmüşken.
Bir çift gedik açar mutsuzlukta gözlerin Kralların mucizesidir orada tekrarlanan
Üç kral heyecanla bakıp gördüğü zaman
Kulübede asılı mantosunu Meryem'in.
Sözcüklere bir tek ağız yeter Mayıs ayında Bütün şarkılar ve bütün ah'lar vah'lar için Yetersizdir gökkubbe bütün yıldızlar için Gözlerin ve ikiz sırrı gereklidir onlara.
Çocuk böylesine iri iri açmaz gözlerini Kaptırmış olsa da kendisini güzel resimlere Yalan mı söylersin bilmem gözlerin büyüdükçe Bir sağnak yabanıl çiçekler açmakta sanki.
Şimşekleri mi gizliyorlar yoksa bu lavantada Böceklerin büyük sevdasıdır orda bozguna uğrar Ağına düşürdü işte beni kayan yıldızlar Denizde ölen bir denizci gibi Ağustos ortasında.
Ben çıkardım bu radyumu bir pekblend taşından
Ve yandı parmaklarım o yasak ateşlerde Ey bulup da kaybettiğim cennet belki yüz kere Gözlerin Peru'dur bana Golkond ya da Hindistan.
Kâinat paramparça oldu bir akşam vakti Korsanların ateşler yaktığı kayalarda Bense parlarken gördüm denizin üstünde orda Gözlerini Elsa'nın gözlerini Elsa'nın gözlerini.
Louis Aragon
( 1897 -1982 )
Çeviri : Gertrude Durusoy – Ahmet Necdet