Ashâbının gönül dokusunu bu güzel ahlâk ile nakış nakış işleyen Rasûlullah (s.a.v.) bir gün:
“–Sizden biri, Ebû Damdam gibi olmaktan âciz midir?" diye sordular. Oradaki sahabîler:
"–Ebu Damdam kimdir? diye sordular.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de şöyle buyurdu:
“–Sizden önceki kavimlerden birine mensup İdi. «Bana hakâret eden ve dil uzatarak gıybetimi yapan kimselere hakkımı helâl ediyorum.» derdi.” (Ebû Dâvud, Edeb, 36/4887)
Ne ibretlidir ki Ebû Damdam, kendisi aleyhine yapılacak dedikodu, gıybet, hakaret gibi hazmedilmesi çok zor hatâları bile peşinen affettiğini Allâh'a arz ediyordu. Bunu da Cenâb-ı Hakk'a duyduğu nihâyetsiz muhabbet sebebiyle yapıyordu. Zira Allâh'ın kullarının, kendisi yüzünden hesap gününde zor duruma düşmesini istemiyor. Günahkâr bile olsalar, Allâh'ın kullarını rahatlatmanın Yüce Rabb'imizi hoşnud edeceğini düşünüyordu.