Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hayriye Hanım için Talat Paşa değil, Bafralı Talat’tı.
“O benim sade kocam değil, anam abam, düşüncem, duygum her şeyimdi. Otuz altı milyon nüfuzlu bir imparatorluğun başında idi. Ama Ayasofya’da evimiz kira idi. Bir nazıra değil, orta halli mütevazı bir aile gibi kira vererek oturduk. Milyarlar ve milyarlarla oynadı. Fakat kursağına bir lokma, bir zerre haram girmedi. Belki inanmazsınız sadrazam iken bile yemeğini sefertası ile Bab-ı Ali’ye gönderirdim. Bir yere gitmesini, kimseden ikram görmesini istemezdi. Dahiliye Nazırı iken halktan biri gibi gizlice Balık Pazarına gider, fiyatları kontrol ederdi. Polisler bu arada onu bazen tanırlar, lakin huyunu bildikleri için yanına sokulmazlardı. Sabahları pek erken kalkardı. Çoğu zaman polislere görünmemek için arka kapıdan çıkıp giderdi. Evine bağlılığı da büyüktü. Evinde kalabildiği zamanlar en mesut, en neşeli zamanları idi. Bundan büyük zevki yoktu. Ben on senelik müşterek hayatımızda bir gün bile aramızda gürültü patırtı şöyle dursun, küçük bir anlaşmazlık, kırgınlık görmedim. İyi yemeğe meraklıydı. Ama içki içmezdi. Ben Paşa’nın ağzına alkol aldığını görmedim. Dindardı. ‘Yarın kandil çocuklar’ der ve hep beraber oruç tutardık. Her sabah abdestini alır, namazını kılar ve öyle işine giderdi."
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.