Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

198 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Öyle Miymiş? Şule Gürbüz'ün önceki eserlerine nazaran farklı bir duruş benimseyen, normalin dışında bir okuma gerektiren kitabı. Okurunu bir çeşit kazı sürecine davet eden, kelimelerle, cümlelerle ve sunulan imgelerle yeni bir zihinsel sürecin kapısını aralayan zor bir metin. Kitaba başlarken Şule Gürbüz'ün düşün dünyasında müsaadesiz bir giriş yapmış oluyorsunuz. Yazarın yalıtılmış düşünceleriyle yüzleşirken yazarın size müsaade ettiği kadar yaklaşıyorsunuz bu zihin dünyasına. Çok katmanlı, yoğun cümleler hayatı tiye alan, kara mizah unsurlarıyla dolu, hem biçimsel hem de anlamsal denemeler şeklinde sunulmuş. Sıklıkla uzunca ve imlaya karşı cimri davranılmış üslup noktasında da bilinçli bir tercih var. Oğuz Atay tarzını andırsa da kopuk görünen onlarca detay toplamda birbiriyle hareket eden bir bütünü oluşturuyor. Bu da onu Atay'dan ayırıyor. Sebatkâr bir okumayla -gerekirse ikinci, üçüncü bir okumayla metnin kendisine has bütünselliği ortaya çıkıyor. Ürküten fakat sabırlı bir okumayla ilerleyen dirayetli okurlara açıyor kendisini kitap. Öyle Miymiş? Şule Gürbüz'ün hayat karşısında bir duruş biçimi. Karşılıklı hamleler yapan iki rakibin dostane ve küfürleşmelerle ilerleyen sohbeti gibi yazar da dünyanın tüm üçkağıtlarına karşı geriye dönüşle karşılık veriyor. Bu da onu modern veya postmodern yapmaktan ziyade premodern yapıp devingen bir yaşamın kendisine kapılmak zorunda olmayan iradeli bir yazar konumuna oturtuyor. Yetmiyor, Nietzsche'nin kendi çölüne giden deve metaforu gibi Şule Gürbüz de bu ülkede aklıselim kalarak öze dönebilmenin, kendisine kaçışın yolunu arıyor. Mekânik saat tamircisi olan Şule Gürbüz, metinde de ince işçilikli cümleler kurarak mesleğinden izler bırakmış. Bütüncül olarak tıkır tıkır işleyen bir saate benzeyen kitap birbiriyle dirsek temaslı pasajlardan oluşuyor. Bu parçalar yeri geliyor muhafazakar, yeri geliyor tasavvufa dönük, bazen seküler, sıkça Nihilist, en çok da Batı felsefesine karşı cüretkar olabiliyor. Sorgulamaktan, hiç olmazsa düşünmekten vazgeçmiyor bu duruş. Kitap dört bölümden oluşuyor: - Cennet Varken Cinnet Olabilir Mi? - Hayır Demeden İtiraz - Öyle Miymiş? - Sanki Daha Dün Cennet Kuşuydum. Yalnızca ilk bölümde belirgin şekilde ortaya çıkan yazar, sonraki üç bölümde tamamen monolog tarzıyla ilerlemiş, başını önüne koyunca geriye kalan herkesin orada olup olmamasına aldırmadan kendi içiyle konuşur gibi sürdürmüş anlatıyı. Temaları işlerken sıkça Osmanlıca kavramlardan destek alması okuru sürekli durduran, yeniden devam ettiren bir durum oluşturmuş. Dolayısıyla öyle kolayca anlaşılmak da istemiyor Şule Gürbüz. Anlatmak fakat sadece anlatmak peşinde. Ranciére'nin Cahil Hoca kitabına benzeyen bir tarzı anımsattı. Kitap kapağının tasarımı bu ana kadar bahsedilen biçem ve duruşu simgeler gibi. Grotesk Bible denilen bir tasarımı uygun gören yazar tıpkı Grotesk tarzındaki nesnelere absürt yeni anlamlar kazandırıp dünyaya ait olmama hâli kazandırmak hem de Eski ve Yeni Ahit'in derlemesi olan Bible'nin biçimde izdüşümünü kovalamış. Veya tam tersidir, bilemiyoruz. Öyle ya da böyle, kitap bir başucu sayılabilir, Şule Gürbüz de okunmaya fazlasıyla layık yazar olmuş olabilir bizim için.
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,420 okunma
·
2 artı 1'leme
·
216 görüntüleme
Monsilya okurunun profil resmi
Çok iyi bir inceleme olmuş. Teşekkürler🪻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.