Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

214 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Makrodan Mikroya: Bir Değirmenci
l Kitaba geçmeden önce kitabın yazılış amacına ve türüne değinmek gerek. Kitap bir “mikro tarih” örneği. Türünün ilk örneklerinden olması onu önemli kılıyor. Peki nedir mikro tarih? Egemen sınıfın, kralların, kahramanların ya da savaşların değil; sıradan insanların tarihidir. Yani bunu yazan benim, okuyan senin tarihi. Halkın tarihi. İlk örnekleri daha önce verilse de literatüre açıklamalı bir kavram olarak geçmesi 1970’leri bulur. İtalya’da gelişir. Bazı tarihçilere göre tarihin bazı sorulara cevap vermesi ancak tarihin bir bütün olarak görülmesi ve küçük insanların hayatlarına mercek tutmasıyla mümkün olur. Tarih, yukardan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya sosyal bir bütünlük içinde ele alınmalı. Buradan da anlaşılacağı üzere mikro tarih egemen sınıfın tarih yazımına bir tepkidir. Piramitleri yaptıran Mısır Firavunlarını birçok yerden okuyabiliriz ama onları yapan işçilerin hayatları ile ilgili kaç çalışma var? Rousseau’yu biliriz, okuruz ama Rousseau’nun fikirleri devrime giden süreçte Parisli marangoz Michel’i nasıl etkiledi? 17. yüzyıl Anadolu’sunda farklı fikirleri olan bir demirci ustası var mıydı? Son 20-30 yılda bu alan genişledi; nesnelerin, kavramların, olguların tarihsel serüveni ile ilgili birçok çalışma da çıktı ortaya.
Osmanlı Kadın Telefon Memureleri
Osmanlı Kadın Telefon Memureleri
,
Okumanın Tarihi
Okumanın Tarihi
, Patatesin Tarihi vb. Mikro tarih çalışmalarının en büyük sıkıntısı -nesne ve olgular için pek olmayabilir- küçük insanların hayatları ile ilgili kaynak ve belge yetersizliği. Bir yerlerde yazılmış olmaları şart. Ya bilinen bir olaya karışmış olacaklar ya mahkeme kayıtları olacak ya günlük tutmak gelecek akıllarına ya da bir tarihçi yanına gelip “dostum senin hayatını yazmak istiyorum” diyecek. E Zor. ll Matbaa icat edilmiş, halk dilinde İnciller basılmış, dine dair farklı farklı kitaplar kiliseye rağmen elden ele dolaşıyor, Reform gerçekleşmiş yeni mezhepler ortaya çıkmış, yetmemiş Katolik Kilisesi Karşı Reform’u gerçekleştiriyor. Geçmiş ile şimdi arasında Kilisenin ördüğü duvarlarda oyuklar meydana geliyor. Bruno yakılıyor, Galileo’nun biraz daha yaşamasını attığı geri adım sağlıyor, Kilise dinen sapkın gördüğü insanları, kadın düşmanlarının cadı olarak nitelendirdikleri kadınları, eşcinselleri her gün sadist halk kitlelerinin gözleri önünde yakıyor. Orta Çağ’da düşüncelerinizi söylemekte özgür müydünüz? Elbette özgürdünüz. Fakat çok cesur olmalıydınız ya da deli. Çünkü işin sonunda çılgın kalabalıklar önünde ibreti alem olsun diye epey bir odun yığının üzerinde yakılmak vardı ya da önce boğulup sonra yakılmak ya da kemiklerinin yarısı kırılmış bir halde yakılmak. Profesör
Carlo Ginzburg
Carlo Ginzburg
özellikleri verilen bu dönemde yaşamış küçük bir insanın hayatını anlatacak bize. Onu anlatmasını sağlayan şey ise mahkeme kayıtları. Tarih 16. yüzyılın ikinci yarısı, Duraklama dönemine girmiş Venedik Cumhuriyeti’nin Fruili bölgesindeki diğer yerler gibi sefaletin hüküm sürdüğü Montereale köyündeyiz. Menocchio adıyla bilinen Domenico Scandella adlı bir değirmencinin dönemine aykırılığına tanık olacağız. Aykırıdır çünkü dönemin genelgeçer köylü özellikleri, düşünceleri yok onda. Öncelikle okuma yazma kabiliyetine sahip. Eline geçen çeşit çeşit kitapları okuyor, gözlemliyor, konuşuyor, tartışıyor ve yavaş yavaş kendi dini-felsefi dünyasını yaratıyor. Dedik ya aykırı. Kendine de saklamıyor düşüncelerini kah köyün papazına anlatıyor, kah komşusuna. “Bizler bu kadar yoksulken Kilise neden zengin?” diyor. Semavi dinler eşit, insanlar eşittir diyor yer yer. Oğlu, arkadaşları sık sık ona "bak Menocchio yapma etme gözünü seveyim, engizisyon seni çiğ çiğ yer parçalar, ağzını tut." derler. Menocchio ilk başta ketumlaşıyor biraz ama iki gün sonra pazar dönüşü yakaladığı birine “Meryem bakire değildi, İsa da senin benim gibi insan diyor”. Menocchio bunu çok uzun zaman sürdürüyor. Bu kadar zaman şikayet edilmemesi onun iyi bir insan olarak görülmesi, akli dengesinin pek yerinde görülmemesi ile ilgili. Aslında Menocchio fikirlerini çıkıp papanın, kralların, prenslerin karşısında söylemek için de içten içe bir arzu duyuyor. Luther’den daha özgür bir din anlayışına sahip olduğu kesin ama onun gibi sistemli değil. Bir öğretinin bayrak tutanı olmak gibi bir derdi yok, en nihayetinde bir köylü, bir değirmencidir. Kimin şikayet ettiği kesin olarak bilinmese de nihayet Engizisyon yargıçlarının o dayanılmaz kızgın suratlarının karşısında sanık olarak yerini alıyor ve sorgulamalar başlıyor. Menocchio mahkemede düşüncelerinde yüzde yüz tutarlı olmasa da kafasında oluşturduğu din savunusunu sonuna kadar sürdürüyor. Bazen çat çat söylerken ertesi sorguda önceki düşünceleriyle çelişebiliyordu biraz. Bunun sebebi korku da olabilir. Kitabın genelini oluşturan anlatı: Menocchio nasıl Menocchio oldu? Evet, yazar onun okuduğu kitaplardan, görüştüğü kişilerden, yaşadığı yerden, çağın ve öncesinin düşüncelerinden yola çıkarak bir dedektif gibi iz sürüyor. Her düşüncesinin hangi kitaptan ya da kimlerden öğrenmiş olabileceğini açıklamaya çalışıyor (kaynaklar ölçüsünde). Sahip olduğu düşünceleri tek tek açıyor, irdeliyor, kaynağını gösteriyor. lll Menocchio’nun maruz kaldıklarına bugün birçok insan maruz kalabiliyor. Tabii engizisyon yok, olması da şart değil zaten. Yüzlerce yıllık değişim insanlar üzerindeki baskı araçlarını değiştirdi haliyle. Aynı zamanda bu yüzlerce yıllık değişimi (olumlu-olumsuz) sadece entelektüellere, aristokratlara, yazarlara, öne çıkanlara atfetmemek; kültürel, dini, felsefi, sosyal değişimin ve birikimin bir bütün olduğuna, aşağıda karşılık bularak varlığını sürdürebildiğini unutmamak gerek. Zira alt tarafa inmeyen değişimler, belirli bir zümrenin etrafında dönmekten başka bir işe yaramaz. Kitap genel olarak akıcı, yer yer tekrara düşse de bu yazarın suçu değil, kitabın konusu ile ilgili bir risk. Roman değil, araştırma-inceleme. Kitap sonundaki notlar ise bir hayli karışık. Herkesin okuması gereken bir kitap mı? Olabilir. Herkesin okuyabileceği bir kitap mı? Hayır. İyi okumalar.
Peynir ve Kurtlar
Peynir ve KurtlarCarlo Ginzburg · Metis Yayınları · 2021577 okunma
··
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.