Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diaspora Yahudileri bu sorunu aynı yöntemlerle [ Aristo Skolastiği] aynı şekilde çözdüler ve parlak sonuçlara vardılar, ama bu ne Yahudi, ne Müslüman ne de Hıristiyan'dı, fakat Grek'ti. Öncüler, Müslümanlarda İbn-i Rüşt, Hıristiyanlarda Saint Thomas d' Aquinas, Müslüman dünyasında yaşayan Yahudiler için Maimonidler daha da ileri gideceklerdi. Dogmaları görecelileştirdiler, gerektiğinde kutsal metinleri yeniden yorumladılar. Eksikliklerini giderdiler, metne bağlı okumayı terk edip onun yerine daha geniş yorumlan koydular ve eğitici bir örnek oluşturdular. En cesurları (İbni Rüşt gibi] sapkın sayılıp iktidarın adamları, muhafazakar yorumcular tarafindan mahkum edildi. Fakat artık bunların bir önemi yoktu. Hareket halindeki Avrupa toplumlari bu önerilerin açtığı yolda ilerlerken, aynı şeyi yapmayı reddeden Müslüman dünyası bugün dahi içinden çıkamadığı bir gerileme dönemine girdi. İbn'i Rüşt'ün hasmı, muhafazakar İslam'ın sözcüsü Gazali, "devrimci" İran'ın Ayetullahlarının, El Ezher'in ve Suudilerin bugüne kadar her konudaki referansı olmaya devam etti.
Hıristiyan Batı Avrupa Moderniteyle birlikte, özellikle de Aydınlanma Felsefesiyle, eski tartışmalardan çıkıp yenisine girdi.