Yaşamın bu organik dünyada bir yerde ortaya çıkması olgusu kuşkusuz inorganik dünyanın doğasına önemli bir ışık tutan bir olgudur; kafamızı Bergson'un hitabet yeteneğinin büyüsünden kurtarıp kendi kendimize soğukkanlılıkla maddenin, onun ileri sürdüğü gibi, yaşamın bir yan ürünü olup olmadığını ya da yaşamın, maddecilerin inandığı gibi, maddenin bir yan ürünü olup olmadığını sorduğumuzda, Bergson'un savunduğu tutumun koskoca ve giderilmez bir aykınlık olduğunu kabul etmekten güçlükle kaçınabiliriz. Karşıtı doğruya daha yakın olduğu için Kant'ın doğa insan zihninin düşünme etkinliğinin bir yan ürünüdür diyen kuramını ciddi ciddi kabul edemiyorsak, Bergson'un fiziğin dünyası yaşamın kendini yaratan etkinliğinin bir yan ürünüdür diyen çok benzer kuramını nasıl kabul edebiliriz? Bu, yeni bir öznel idealizm biçimidir; onun hakkında Hume'un Berkeley için söylediğini söylememiz, uslamlamama hiçbir yanıta olanak vermediğini, ama ikna edici de olmadığını söylememiz gerekir.