Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İsçileri sefaletten kurtarmak için, yoksullara yardım sisteminin yetersiz kaldığı iyice ortaya çıkınca, "asgari ücret" saptanması görüşü ileri sürülmeye başlandı. Buna da toprak sahipleri yanaşmıyorlardı. Toprak sahiplerinin etkisi altında bulunan Parlamento, asgari ücret konusunda hazırlanan tasarıları reddetti. Fakat bir yandan işçilerin günden güne hızlanan bir şekilde açlıkla karşı karşıya kalmaları, öte yandan Fransız Devriminden sonra, Ingiltere'de de bir ayaklanmanın ortaya çıkacağı korkusu, yoksul işçiler için bir şeyler yapılmasını da gerektiriyordu. Sonunda Speenhamland Sistemi denilen usulün uygulanmasına başlandı. Speenlamland Sistemi 1795'te, Speenhamland'de toplanan Berkshire bölgesi yargıçlarınca kendi bölgeleri için kabul edilmiş, fakat sonraları diğer bölgelerce de benimsenerek geniş ölçüde uygulanmistır. Bu yüzden, bir kanun olmadığı halde uygulamada bir kanun gibi işlem görmüştür. Bu usule göre, aldıgı ücret kendisini ve ailesini doyurmayan işçilerin ücretlerine yoksullara yardım fonundan ekleme yapılıyordu. Yapılacak ekleme için de ekmek fiyatı ölçü olarak kabul edilmişti." Fakat Speenhamland Sistemi belki işçileri açlıktan ölmekten kurtardı ise de sefaleti ortadan kaldıramadı. Üstelik, işverenler, nasıl olsa yoksulluk yardımından yararlanacakları düşüncesiyle, isçilerin ücretlerini daha da düşürdüler. Öte yandan, yoksul işçilerin açlıktan kurtarılması yükü, bu sistemle, işçilerden doğrudan doğruya yararlanarak servet yapan işverenlere değil de bütün vergi ödeyenlere yüklenmiş oluyordu.
··
16 görüntüleme
Mustafa Deniz Çakır okurunun profil resmi
İnsanlığın tarihinde ve özellikle de kapitalizmin çocukluk çağından, gericileştiği emperyalizm çağına dek kazanılmış hiçbir hakkı parababaları, egemen burjuva sınıfı kendiliğinden sunup önümüze koymamıştır. İnsanların geçmiş çağlarda kölece alınıp satılması, daha sonra özgür işçi olarak kendisini kapitaliste kiraladığı döneme kadar bir çok mücadele örnekleri ortaya konulmuştur.. (Bugün ise sadece görüntüde özgür, özünde ise modern köle olarak varlığımızı devam ettiriyoruz) Bu alıntıda özellikle dikkatinizi çekti ise; parababaları, asgari ücreti günlük ekmek ücreti üzerinden tespit ediyor. Yani bugün Vatan, millet, Sakarya edebiyatı ile Hüloğğğğcularının gazını ve oyunu alan AKP iktidarının asgari ücreti hesaplarken "simit tüketimini" baz alması tesadüf değil... Batılı ülkelerin halkları her türlü sömürüye karşı bir şekilde mücadele ederek, Doğu halklarından yani bizlerden daha çok hakları elde edebilmişlerdir. Yine alıntıda da ortaya konulduğu gibi; Burjuvazi herhangi bir toplumsal hareketin patlak verdiği ya da vereceği bir ortamda muhakkak işçi sınıfına bir takım demokratik haklar (kısmi olarak) tanımak zorunda kalmıştır. Bunu yapmasa sermayesinin daha fazla tehlikeye gireceğinin bilincindedir. Özellikle İngiltere'nin bugün ki Burjuva Demokratik hakları çerçevesinde geldiği noktada, o ülkenin halklarının sömürgeciliğe karşı verdiği direnişlerin büyük bir etkisi olduğunu o toplum üzerine araştırma yapan her birey görebilir.. Türkiye gibi yarı sömürge olup aynı zamanda Tefeci Bezirgan sermayenin (Ortaçağcıların) etkisinin devam ettiği bir Toplumda ise ne yazık ki halklarımız, belirli dönemlerde demokratik hakları için mücadeleler ortaya koymuş, bunun karşılığında bir takım demokratik haklar elde etmiş olsa da, özellikle 1971 ve 1980 Amerikancı Darbelerden sonra politikadan soyutlanarak kendi haklarını aramasının önüne set çekilmiştir. Özellikle Anadolu'yu bilinçlice sarmış bulunan tarikat yuvaları ve Tefeci Bezirganlar, insanlarımızın haksızlık ve zulüm karşısında sinmesi için binbir türlü demagojik yollara başvurmuşlardır.. Yani 2020 Türkiye'sinde gelmiş olduğumuz içler acısı durumu somutça görebilen her arkadaş bunun sebebini de yine soyut konular üzerinden değil de hepsinin planlıca ve sistematik bir politik durumdan kaynaklandığını görmesi gerekir. Mücadele yok ise ve her birey kendi kabuğuna çekilip kurtuluşu yeni bir Mustafa Kemal çıkar umuduna bağlar ise; zamanında kazanmış olduğun hakları da kaybedeceğini yaşayarak deneyimlemiş olman gerekir. O bakımdan sınıflı toplumlar tarihinin insanlara öğrettiği en büyük gerçek olan; "Örgütsüz Halk Köle Halktır, Örgütlü Halk Yenilmez" sözünü sık sık kendimize hatırlatıp, gerekirse çerçeveletip duvara asmamız gerekir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.