Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türk muhafazakarlığı, Kemalist inkılabın "militan laiklik" anlayışı ve "jakoben aydınlanmacılığı" ile cepheden bir hesaplaşmayı uzunca bir süre göze alamamış, söyleminin temeline inkılapları "tadında bırakıp, makule döndürmek " (Bora, 1 999: 76) arzusunu yerleştirmiştir. Gecikmiş olarak ortaya çıktığında ise bir "istisna durumu" söz konusudur: komünizm tehdidi. Dolayısıyla, İslamcılık ve milliyetçilikle birlikte "Türk sağının üç hali"ni teşkil eden Türk muhafazakarlığına "reaksiyoner" niteliğini veren olgu, inkılap karşıtlığından ziyade komünizme karşı duyduğu büyük düşmanlık olmuştur. Antikomünizm Türkiye' de sağın üç halinin ortak paydası niteliğini haizdir ve bu üç hal arasındaki giriftliğin, iç içe geçmişliğin ve geçişkenliğin kökeninde de, esas olarak bu vardır. Antikomünist aynı anda komünizme karşı verilecek cihadın bayraktarlığını yapabilmekte, toplumsal kurum ve geleneklerini komünistlerin saldırılarına karşı muhafaza edebilmekte ve kökü dışarıdaki bu ideolojiye karşı milletini ve milli kimliğini koruyabilmektedir. O halde yukarıda sormuş olduğumuz soruyu şimdi yanıtlayabiliriz: Muhafazakarlığın siyasal alandaki vücut buluşunun antikomünizm orijinli olması nedeniyledir ki, Türk muhafazakarlığının terkibinde kapitalizm karşıtlığı kendisine ancak marjinal bir konum bulabilmiş ve bu karşıtlık kaba bir materyalizm eleştirisinden mülhem bir maneviyat savunusu ile toplumsal ve ahlaki bir dekadans/çöküş tasvirinden öteye gitmemiştir.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.