Hz. Ömer'in zühd ve nezahetle (dünyaya ra'bet etmemek
nefsani zevk ve arzudan kendini çekerek ibadete vermek ve
ahlak temizliği, incelik) ilgili rivayet olunan hayatı ve icraatı
her türlü ününün üstündedir. Kısaca denilebilir ki, İslam devletini
güçlü temeller üzerine inşa eden zat Hz. Ömer'di. O, bu
devleti,adalet, takva, zühd, hak ve hakikati müdafa ve fedakarlık.
esasları üzerine kurmuştu. Bu kadar büyük meziyetin bir kişide toplanması pek az görüldüğünden, Hz. Ömer hakkında
aktarılan bilgi ve özellikler ilk bakışta abartılı zannedilir.
Ancak O yüce kişinin hayat hikayesini, tarihte eşi görülmeyen
bir biçimde ortaya çıkan adil uygulamalarını göz önüne
alacak olursak kolayca inanabiliriz. Hz. Ömer devrinde yapılan
fetihleri Medine'deki hazineye, mal ve nakit paraların
oluklardan yağmur boşanırcasına akmasını, buna rağmen -Hz.
Ömer kendinden önceki halifeyi örnek alarak- kendine ayrılan
maaşın dışında bir şey almamasını , almayı aklına bile getirmemesini düşünmek, Ömer'in diğer faziletlerini ve yaptıklarını anlamak için yeterlidir. Hz. Ömer kendi maaşından fazla paraya muhtaç olduğu zaman, Beytülmal idarecisinden borç alır, sonra maaşından kestirirdi. Hz. Ömer, suikaste uğrayıp yaralanınca ecelinin yaklaştığını anlayıp "Beytülmal'den 80 bin
dirhem borç aldım. Çocuklarımın mallarından ödensin. Bu
yetmezse geri kalan kısmı Hattab ailesi ödesin" sözüyle vasiyette
bulunmuştu. Hz Ömer'in yemek ve giyim konusundaki
tevazuu, dünya ve dünya nimetleri konusundaki tok gözlülüğü
de çok iyi bilinmektedir.