Ünlü bir yazar olduğunuzu ve karlı bir günde, fırtınanın tam ortasında, insanların pek de yaşamadığı dağlık bir yerde, tek başınıza araba kullandığınızı hayal edin. Oldukça ürkütücü bir hayal değil mi? Birçoğumuz geceleri böyle kabuslar görmüş ve irkilerek uyanmıştır. İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten bir hayal...
Peki ürkütücülük dozunu biraz daha artıralım mı, ne dersiniz? Çünkü Stephen King bu kadarcık gerilimle asla bırakmaz bizi. Devam edelim... Şimdiyse fırtınanın iyiden iyiye arttığını ve yoldan çıkarak çok ciddi bir trafik kazası geçirdiğinizi, baygın ve ağır yaralı bir halde olduğunuzu düşünün. Ailenizin, yakınlarınızın ve güvenlik güçlerinin size çok uzak olduğu bir yerde karlar altında kaldınız... İşte kritik soruya geldik: Tam o anda sizi biri bulacak olsa, kimin sizi bulmasını isterdiniz? Bir yazar olarak bir numaralı hayranınız sizi bulsa sevinir miydiniz? Kendim cevaplamam gerekirse, bir numaralı hayranım beni bulsa, o an kendimi dünyanın en şanslı yazarı olarak kabul ederdim. Sanırım siz de aynı görüştesinizdir...
Elbette yukarıdaki soruları boşuna sormadım ve boşuna gerilim dolu bir hayal kurdurmadım size. Sadist isimli bu kitabın konusu, tam da yukarıdaki gibi. Paul Sheldon isimli ünlü bir yazar, tıpkı yukarıda anlattığım gibi bir kar fırtınası esnasında dağ yolunda trafik kazası geçiriyor ve bir numaralı hayranı Annie Wilkes isimli bir kadın tarafından ölmekten son anda kurtarılıyor. Fakat bu "kurtarılış"a tam anlamıyla, "Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak," diyebiliriz. Zira Paul Sheldon fırtınada ölmüyor; ama Annie Wilkes'ın evinde yaşadıklarından sonra, ölebilmek için dua eder hale geliyor.
Hiç yoktan sizleri gerdiysem, affedin. Fakat günlerdir Stephen King de beni geriyor. Annie Wilkes'ın Paul Sheldon'a yaptığı psikolojik ve fiziksel şiddet kelimelere dökülemeyecek cinstendi. Gerçekten de Stephen King çok usta bir yazar. Önünde saygı ile eğiliyorum. Sevdiğim yazarların kafasının içerisinde bir gün geçirebilmek için birçok şeyimi feda ederim. Fakat Thomas Bernhard ve Stephen King'in kafasının içerisine girmeyi bir an olsun bile istemem. Kaldırabileceğimden emin değilim...
Stephen King'in daha önce Hayvan Mezarlığı ve Göz isimli eserlerini okumuştum. Onlara da hayran olmuştum, bu kitabına da en az onlar kadar hayran oldum. Fakat anlayamadığım bir konu var: Yazarın kitapları orijinal isimleri ile değil de neden daha yumuşatılmış isimler ile çevriliyor? Daha önce okuduğum "Göz" isimli eserinin orijinal ismi "Carrie" olmasına karşın, Türkçe'ye "Göz" olarak çevrilmişti. Bu eserinin orijinal ismi de "Misery" olmasına karşın, Türkçe'ye "Sadist" olarak çevrilmiş. Kitapları okuyanlar ne demek istediğimi daha rahat anlarlar. Bu noktada çevirmenin işgüzarlık yaptığını düşünüyorum.
Ayrıca King'in, kitabın içerisinde "başka bir kitap yazmaya zorlanmak" fikrini de oldukça beğendim. Zira Annie Wilkes isimli hasta ruhlu karakter, Paul Sheldon isimli yazardan, daha önce öldürmüş olduğu bir kitap kahramanını diriltmesini istiyor ve bu konuda yazarın üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı kuruyor. Yazar Paul Sheldon önceleri bunun imkansız olduğunu söylese de Annie Wilkes'ın baskıları sebebiyle kabul etmek zorunda kalıyor... King bu vesileyle bir kitap yazmanın ne kadar zorlu ve eziyetli bir iş olduğunu bizlere göstermek istemiş olabilir. Tabii başka bir açıdan bakarsak, iyi bir yazarın okurlarının, yazarı istedikleri gibi yazdırmaya ve yönlendirmeye çalışmalarının ince bir eleştirisi olarak da görebiliriz.
Son olarak, kitabın 1990 yılında çekilmiş bir filmi de var. Bugün izledim. Fakat filmdeki korku ve gerilim unsurlarının, kitaptakine oranla çok daha yumuşatılmış olduğunu gördüm. Kitapta beni özellikle etkileyen bir "doğum günü mumu" hadisesi vardı ki, filmde buna hiç yer verilmemiş... Bir okurun çok etkilendiği bir bölümün filmde bulunmuyor olması bile o filmin vasat kaldığını düşünmesine yeter. Bu sebeple filmi vasat bulduğumu belirtmeliyim. Tabii film ile ilgili yorumları da okudum. Sinemseverler filmi oldukça başarılı bulmuş ve övgüler yağdırmış. Onlara tavsiyem, film izlemekten vazgeçmesinler; ancak izledikleri filmlerin kitapları varsa önce kitaplarını okuyarak filmleri izlesinler.