Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

344 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Ünlü bir yazar olduğunuzu ve karlı bir günde, fırtınanın tam ortasında, insanların pek de yaşamadığı dağlık bir yerde, tek başınıza araba kullandığınızı hayal edin. Oldukça ürkütücü bir hayal değil mi? Birçoğumuz geceleri böyle kabuslar görmüş ve irkilerek uyanmıştır. İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten bir hayal... Peki ürkütücülük dozunu biraz daha artıralım mı, ne dersiniz? Çünkü Stephen King bu kadarcık gerilimle asla bırakmaz bizi. Devam edelim... Şimdiyse fırtınanın iyiden iyiye arttığını ve yoldan çıkarak çok ciddi bir trafik kazası geçirdiğinizi, baygın ve ağır yaralı bir halde olduğunuzu düşünün. Ailenizin, yakınlarınızın ve güvenlik güçlerinin size çok uzak olduğu bir yerde karlar altında kaldınız... İşte kritik soruya geldik: Tam o anda sizi biri bulacak olsa, kimin sizi bulmasını isterdiniz? Bir yazar olarak bir numaralı hayranınız sizi bulsa sevinir miydiniz? Kendim cevaplamam gerekirse, bir numaralı hayranım beni bulsa, o an kendimi dünyanın en şanslı yazarı olarak kabul ederdim. Sanırım siz de aynı görüştesinizdir... Elbette yukarıdaki soruları boşuna sormadım ve boşuna gerilim dolu bir hayal kurdurmadım size. Sadist isimli bu kitabın konusu, tam da yukarıdaki gibi. Paul Sheldon isimli ünlü bir yazar, tıpkı yukarıda anlattığım gibi bir kar fırtınası esnasında dağ yolunda trafik kazası geçiriyor ve bir numaralı hayranı Annie Wilkes isimli bir kadın tarafından ölmekten son anda kurtarılıyor. Fakat bu "kurtarılış"a tam anlamıyla, "Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak," diyebiliriz. Zira Paul Sheldon fırtınada ölmüyor; ama Annie Wilkes'ın evinde yaşadıklarından sonra, ölebilmek için dua eder hale geliyor. Hiç yoktan sizleri gerdiysem, affedin. Fakat günlerdir Stephen King de beni geriyor. Annie Wilkes'ın Paul Sheldon'a yaptığı psikolojik ve fiziksel şiddet kelimelere dökülemeyecek cinstendi. Gerçekten de Stephen King çok usta bir yazar. Önünde saygı ile eğiliyorum. Sevdiğim yazarların kafasının içerisinde bir gün geçirebilmek için birçok şeyimi feda ederim. Fakat Thomas Bernhard ve Stephen King'in kafasının içerisine girmeyi bir an olsun bile istemem. Kaldırabileceğimden emin değilim... Stephen King'in daha önce Hayvan Mezarlığı ve Göz isimli eserlerini okumuştum. Onlara da hayran olmuştum, bu kitabına da en az onlar kadar hayran oldum. Fakat anlayamadığım bir konu var: Yazarın kitapları orijinal isimleri ile değil de neden daha yumuşatılmış isimler ile çevriliyor? Daha önce okuduğum "Göz" isimli eserinin orijinal ismi "Carrie" olmasına karşın, Türkçe'ye "Göz" olarak çevrilmişti. Bu eserinin orijinal ismi de "Misery" olmasına karşın, Türkçe'ye "Sadist" olarak çevrilmiş. Kitapları okuyanlar ne demek istediğimi daha rahat anlarlar. Bu noktada çevirmenin işgüzarlık yaptığını düşünüyorum. Ayrıca King'in, kitabın içerisinde "başka bir kitap yazmaya zorlanmak" fikrini de oldukça beğendim. Zira Annie Wilkes isimli hasta ruhlu karakter, Paul Sheldon isimli yazardan, daha önce öldürmüş olduğu bir kitap kahramanını diriltmesini istiyor ve bu konuda yazarın üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı kuruyor. Yazar Paul Sheldon önceleri bunun imkansız olduğunu söylese de Annie Wilkes'ın baskıları sebebiyle kabul etmek zorunda kalıyor... King bu vesileyle bir kitap yazmanın ne kadar zorlu ve eziyetli bir iş olduğunu bizlere göstermek istemiş olabilir. Tabii başka bir açıdan bakarsak, iyi bir yazarın okurlarının, yazarı istedikleri gibi yazdırmaya ve yönlendirmeye çalışmalarının ince bir eleştirisi olarak da görebiliriz. Son olarak, kitabın 1990 yılında çekilmiş bir filmi de var. Bugün izledim. Fakat filmdeki korku ve gerilim unsurlarının, kitaptakine oranla çok daha yumuşatılmış olduğunu gördüm. Kitapta beni özellikle etkileyen bir "doğum günü mumu" hadisesi vardı ki, filmde buna hiç yer verilmemiş... Bir okurun çok etkilendiği bir bölümün filmde bulunmuyor olması bile o filmin vasat kaldığını düşünmesine yeter. Bu sebeple filmi vasat bulduğumu belirtmeliyim. Tabii film ile ilgili yorumları da okudum. Sinemseverler filmi oldukça başarılı bulmuş ve övgüler yağdırmış. Onlara tavsiyem, film izlemekten vazgeçmesinler; ancak izledikleri filmlerin kitapları varsa önce kitaplarını okuyarak filmleri izlesinler.
Sadist
SadistStephen King · Altın Kitaplar · 20184,544 okunma
··
2.444 görüntüleme
Yeşim okurunun profil resmi
Çok ilgimi çekti Semih şimdi kitap.. Grange'ı kurtarsam pamuklara sarar kitap yazdırırdım herhalde. Çok da masumum 🤭 Eline sağlık 😊
Semih Doğan okurunun profil resmi
“Sevgili Yeşim’e” diye yazdırır mıydın zorla? :) Senin sadık bir Grange hayranı olduğunu bilmiyordum; ama Grange de değişik bir yazar yani. Dikkatli olmazsan kolayca elinden kaçabilir :) Masumiyetini kaybetme, teşekkür ederim 😊
3 sonraki yanıtı göster
Nesrin A. okurunun profil resmi
İlk ve tek okuduğum kitabı 'Yeşil Yol'da gardiyanın süngeri ıslatmadan elektrikli sandalyedeki mahkumun kafasına koyduğu bir sahne vardı ve tam o kısmı okurken telefonum titremişti, hem de titreşim özellikli telefonların yeni çıktığı zamanlar. O gerilimi hiç unutamadım :) Belki onun filmini izlemişsindir. Çok büyük bir yüzde ile senaryolaştırılmış kitabın filmi kaybediyor metin karşısında. Ama Stephen King kendi hikayesinden uyarlanan Sis filmi hakkında 'sonunu keşke ben böyle yazsaydım' diye çok beğendiğini anlatan bir yorumu var. O film de güzeldi. İncelemedeki gerilim bile bana yetti :) Eline sağlık Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yeşil Yol’u izledim tabii; ama seninki resmen kitabı yaşamak olmuş :) Diğer kitaplara nazaran King kitaplarının senaryolaştırılması ve beyaz perdeye aktarılması çok daha kolay. Çünkü okurken de gözümüzde canlanıyor öykü. Fakat kitabı günlerce okurken filmi 2 saatte bitirdiğimizi düşününce hiçbir filmin kitabı tam olarak yansıtamayacağını düşünebiliriz... Teşekkürler Nesrin. Seni germek istemezdim :)
Neşe okurunun profil resmi
Ruh halimi sarsan kitaplardan biri de buydu. Yetmemiş ki, üstüne bir de filmini izleyip kafamı iyice bozmuştum:) İncelemeyi beğendim ancak içinde geçen şu cümleye şapka çıkarıyorum: “Stephen King’in kafasının içerisine girmeyi bir an olsun bile istemem.” Kesinlikle ben de istemem.😄
Semih Doğan okurunun profil resmi
:) Teşekkür ederim. Kitabın üstüne filmi izlemek için sağlam sinirlere sahip olmak gerekiyor zaten :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.