Bence pek olmamış...
Balcıgil ne zaman kitap çıkarsa kısa bir sürede gidip alırım mutlaka, bu kitabı da hemen alıp okudum. İki gün içinde bitti. 6-7 Eylül olaylarını bir kurgu içine yerleştirmiş ve çok irdelenmeyen, hasır altı edilmiş bu acı olayı farklı bir bakış açısıyla yüzümüze tokat gibi çarpmış. Bu olayları bilmeyen ve tarih kitaplarından okumak istemeyen herkesin kolayca anlayabileceği basit bir üslupla anlatılmış konu. Kolay okunan bir kitap olmuş. Bu okur kitlesini artırma çabası olarak da görülebilir.
Ancak bazı bölümler gereksiz ve sıkıcı , özellikle Yorgo, Lena ve Suzan 'ın arkadaşlık kısımları hemen geçilecek cinsten, hatta bazı şeyleri yeniden okumuş hissine kapılıyorsunuz. Tekrar tekrar "Ece ajandamı alıp..." demesi bile daraltıyor okuyanı. Asıl konu son 20-25 sayfada yer alıyor ve son çok tahmin edilesi.
Ayrıca çok sık noktalama hatası yapılmış olması sinirlerimi alt üst etti. Ufak tefek hataları gerçekten görmem, herkes yapabilir, gözden kaçmıştır derim ama bu kitapta öyle bariz hatalar var ki... Fiilimsilerden, edatlardan, bağlaçlardan, şart ekli kelimelerden sonra virgül kullanılması; tırnak içinde verilen cümlelerden sonra nokta kullanılmaması, akrabalık bildiren kelimelerin büyük harfle başlaması hatta aynı sayfada " ...Teyzem, Teyze'm" şeklinde yapılan yazım yanlışları..."Önemli olan konu diyebilirsiniz." ancak okulda doğru şekilde öğretmeye çalıştığımız bu konular öğrencilerin aklına okudukları kitaplardaki halleriyle kalıyor ve öğrenci onları doğru zannediyor. Sonra "Ama öğretmenim !" vızıltılarıyla uğraş dur. Editörlere büyük sorumluluk düşüyor, tabii yazara da.
Balcıgil, bence biyografik eserlerde daha başarılı: Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık gibi. Kurgu başka bir maharet...
Kitap büyük övgüler alıyor, sanıyorum en çok satılanlarda da 3. sırada. Memleketimde kitap satılıyor okunuyor olması bile çok güzel, bu açıdan yazarı kutlarım, ama bu kitap üslup açısından bana hitap etmedi.