Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta-yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum.; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben,çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim.'' İsmi yukarıdaki paragraftan geliyormuş. Kitaba başlamadan önce heralde tarım işçisi olarak çalışan çocukların yaşamını anlatıyor sanıyordum. Kitap, günlük konuşma diliyle yazıldığı için bana çok samimi geldi. Bu samimilik okumayı baya akıcılaştırıyor. Holden'nın, okuldan atıldıktan sonraki 3 gününü kendi ağzından dinliyoruz. 17 yaşındaki bir gencin, bu 3 günde yaşadıkları size aşırı gelebilir. Ki kitap ahlak dışı ve açık saçık bulunduğu için yasaklanmış. Holden, neredeyse her şeyden nefret eden bir çocuktur, herkesi iki yüzlü, sahtekar ve samimiyetsiz görür. Ama kardeşi Phoebe'nin yeri ayrıdır. Onu çok sever. Tam herşeyi bırakıp, kendi başının çaresine bakmayı düşünürken kardeşinin parktaki mutlu hallerini görüp gitmekten vazgeçer. Bana göre kitapta asıl anlatılmak istenen, kendine özel iç dünyası her gencin, topluma uyum sağlamak için bir çıkar yol bulma çabaları ve sonunda bu çabaların boşa çıkması sonucu yıkıntılar yaşaması diyebilirim. Çokca ders çıkarabilecek bir kitap. Keyifli okumalar.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,1bin okunma
··
444 görüntüleme
gubatekatre okurunun profil resmi
adını okuduğumda sizin gibi düşünmüştüm. kitabı beğenmedim. holdenin bazı gözlemleri gereksiz uzatılmış ve sıradan .
İrem Merve Çoban okurunun profil resmi
Şu ana kadar okuduğum en iyi yorumu siz yapmışsınız bence 👍🏻 teşekkürler
Gülru okurunun profil resmi
İncelemeniz güzel yalnız kardeşinin mutlu hallerini görüp gitmekten vazgeçişi tam öyle değil, kendi hayatını mahvedecek uzaklara gitme kararını almışken küçük kız kardeşinin bavuluyla gelip beni de götüreceksin demesi üzerine bir anda kendisi ebeveyn sorumluluğuna giriyor ve yaptığı yanlışı anlayıp gitmekten vazgeçiyor. Bence bu vurucu bir sahneydi, özellikle kitabı 40lı yaşlarda okuyanlar için daha anlamlıdır sanırım. Kendi hayatımızdan ne kolay vazgeçmişiz ve ne bencilce davranmışız gençken, oysa ana baba olunca işlerin pek öyle kolay olmadığını anlıyoruz, kimsenin hayatı sadece kendisine ait değil. Sevgiler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.