Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

566 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
AŞKIN VE DÜŞÜNCENİN ADAMI: VICTOR HUGO
Notre Dame'ın Kamburu (orijinal ismi: Notre Dame de Paris), Victor Hugo'nun 1831 yılında yayınlanan ve Fransa’da krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. Romanın tamamlanması yaklaşık 6 ay sürmüştür. Okunması gereken evrenselleşmiş ve dünya klasiklerinin başyapıtlardandır. Notre Dame'ın Kamburu, Hugo'nun en parlak dönemlerinden birinde yayımlandı. 1831'de yayımlanan Notre Dame de Paris'in roman kahramanlarından biri öylesine etkili oldu ki Notre Dame'ın Kamburu adıyla tanındı.* Bahsettiğimiz ''kahramanlarından biri'' namı diğer ''Quasimodo''. Romanımız öğrencilerin çılgınlıklar yaparak ayaklanması ile başlıyor. Halk çıldırıyor, bağırıp, çağırıyor ve ortalığı birbirine katıyor. Aynı zamanda bazılarına ölüm tehditleri savuruyor. Bu karmaşanın ortasında Pierre Gringoire diye bir yazar da oyununu seyretmeye çalışıyor. Tabii ki de izlettiremiyor. Aslında Victor Hugo bize Pierre Gringoire'ın yükselişini bu kitapta sunuyor. Başta kimsenin takmadığı, kimsenin umursamadığı bir yazar iken ''kader''in cilvesiyle yükselişe geçiyor. Ayrıca yine Pierre Gringoire ile bize halkın çoğu zaman yazarları ve eserlerini derinlemesine incelemediklerini, onları çok takmadıklarını gözler önüne seriyor. Dediğim gibi kimse Pierre Gringoire'ın oyununu anlamıyor ve halk yine çılgına dönüyor. Bu sırada birileri ''Bu gül penceresinin içinden geçen deliler papası olsun,'' diyor. Delikten geçen de Quasimodo oluyor. Geçtikten sonra ona bu ithamlarda bulunuyorlar: ''— Bu zangoç Quasimodo! Notre Dame'ın kaburu Quasimodo! Tek gözlü Quasimodo! Eğri bacaklı Quasimodo! Bravo! Bravo! Görüldüğü gibi bu zavallının pek çok lakabı vardı. — Hamile kadınlar kendinize dikkat edin! diye haykırdı öğrenciler! — Ve hamile olmak istemeyenler de! diye ekledi Johannes. Gerçekten de, kadınlar yüzlerini saklıyorlardı. — Ah! Alçak maymun! diyordu biri. — Çirkin olduğu kadar korkunç! diyordu bir diğeri. — Şeytanın ta kendisi! diye ekledi üçüncüsü — Notre-Dame'ın yakınında oturduğum için ne kadar bahtsızım; geceleri onun dam oluklarında gezindiğini duyuyorum. — Kedilerle birlikte. — Her zaman çatılarımızın üzerinde dolaşıyor. — Bacaklarımızın içine büyüler gönderiyor. — Geçen akşam pencereme gelip yüzünü buruşturdu. Onu insan zannedip çok korktum! — Şeytanın büyücüler toplantısına gittiğine eminim. Bir keresinde bulaşık kaplarımın içine süpürge bıraktı. — Ah! Kamburun meymenetsiz suratı! — Ah! Lanetli ruh! — Ööööö, iğrenç!'' (s.50) Diğer tarafta da olağanüstü bir güzellikte ''çingene'' bir kadın var. Adı Esmeralda: ''Tüm bakışlar ona sabitlenmiş, tüm ağızlar hayranlıkla açılmıştı; gerçekten de, kırışsız altın sarısı bluzu, salındıkça kabaran alacalı bulacalı elbisesi, çıplak omuzları, eteğinin altından ara sıra beliren zarif bacakları, siyah saçları ve alev saçan gözleriyle, yuvarlak ve pürüzsüz kollarının, bir yaban arısını andıran ince, narin ve ateşli başının üzerine kaldırdığı tefinin şıngırtısının eşliğinde dans ederken olağanüstü bir yaratığa benziyordu.'' (s.64) Yorumlarımdan önce şu sözü belirtmek istiyorum: ''Var olan her kusursuz şeyin ardında kuşkusuz acılar gizliydi.'' -Oscar Wilde-
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in Portresi
Peki Esmeralda kusursuz da, Quasimodo'nun neyi kusursuz?Tabii ki de çirkinliği. Esmeralda eskiden aşka tutkun, hazlar içinde yüzen bir annenin kızı olarak doğuyor, sonrasında da annesine artık kimse bakmıyor ve tek başına kalıyor. Annesi Tanrı'dan bir bebek istiyor, çünkü: ''Aşka düşkün bu kadınların yüreğini doldurmak için bir âşık ya da bir çocuk gerekir.'' (s.226) O çocuğu da alıyor. Fakat kaybediyor. Kadın psikopat oluyor, çocuğunun yendiğini sanıyor, çocuk da olağanüstü güzellikte bir ''çingene'' oluyor. Quasimodo: çingeneler tarafından katedrale bırakılan bu çocuğa ismini Rahip Claude Frollo vermiştir. Yani bir çingenenin çocuğu iken, Claude Frollo onu sahipleniyor. Bir anlığına Esmeralda olduğunuzu düşünün. Size büyücü, cadı, şeytanın uşağı gibi atıflarda bulunan ve sizden nefret eden insanları düşünün. Herkes size lanet yağdırıyor, güzelliğinize aldırmadan. Fakat tabii bazı erkekler -bazen kadınlar- de güzelliğine tutuluyor. Bir yandan bahtsız, bir yandan bahtlı. Bir de Quasimodo olduğunuzu düşünün. Bu daha kötü değil mi? Hiçbir şeyi yok. Güzelliği (!) tiksinti uyandırıcı. Herkesin size o az önce yazdığım şeyleri söylerse ne hissedersiniz? Yardım ettiğiniz insanlar bile size karşı tiksinti duysa? Hayat size hiçbir şey vermezse? Gerçekten, biz çok nankörüz. Ne de olsa biz ''iki ayaklı nankör varlıklar'' değil miyiz? Bazen kitaplardan da ibret almıyoruz. Bazen çok aptalca şeyleri takıntı yapıyoruz, bazen çok aptalca şeylere kafayı takıyoruz, boş yere hüzünleniyoruz. Tek boyutlu düşünüyoruz. Şu dünyada artık herkesin görüntüsü güzelse de çoğu insanın kalbi Quasimodo'ya benziyor. Kalbi çürüyor, çirkinleşiyor insanların. Neyse, konumuza geri dönelim. Herkesin gözü Esmeralda'da iken, Esmeralda gidiyor. Onu takip etmek istiyor Pierre Gringoire, takip ediyor da onu bir yere kadar, sonra Esmeralda'nın biri tarafından kaçırıldığını görüyor. Ona yardım etmeye çalışıyor fakat kızı kaçırmaya çalışan Quasimodo Gringoire'ı itiyor. O sırada oraya gelen yüzbaşı Phoebus da Quasimodo'nun elinden kızı alıyor ve kurtarıyor. Sonra Quasimodo'yu tutukluyor. Gringoire da nerede olduğunu bilmiyor tabii, kaçıyor. Meydanda çingeneler, hırsızlar, kötü yüzler görünce de korkuyor. ''Mucizeler Sarayı''ndadır Gringore, Victor Hugo böyle açıklıyor: ''O dönem, Paris'inin kaldırımlarında oynanan hırsızlık, fuhuş ve cinayetlerin o sonsuz komedisinin aktörlerin giyinip soyunduğu geniş bir kulisti.'' (s.85) Clopin Trouillefou, Hırsız Çingeneler Dükü asılıp, idam edilecekken adamın aklına şu geliyor: ''Bir dakika, dedi, az kaldı unutuyordum!.. Geleneğimize göre, bir erkeği asmadan önce, onu isteyen bir kadın olup olmadığını öğrenmemiz gerekir. Arkadaş, bu son şansın! Bir çapulcu kadınla evleneceksin ya da asılmayı tercih edeceksin.'' (s.98) Ve tahmin edeceğiniz gibi Gringoire'ı Esmeralda kurtarıyor. Gerçekten iyi yürekli bir kız. Bundan sonra olaylar gelişiyor. Kitabın da kurulu olduğu ''kader'' sözcüğü bundan sonra birçok kez etkisini gösteriyor. ''Kader' denince aklıma hep şu alıntı gelir: ''Yaşamınızdaki sayılı günlerden bir tekini silin... yazgınızın yönü kim bilir nasıl değişik olurdu! Bunu okurken bir dakika durun, sizi çekip götüren zinciri düşünün; ister demirden olsun ister altından, ister çiçeklerden ister dikenlerden örülü olsun... o unutulmaz günlerin birinde ilk halkası yaratılmasaydı, bu zincir belki de size, yaşantınıza hiç dolanmayacaktı.'' -Charles Dickens-
Büyük Umutlar
Büyük Umutlar
Victor Hugo gençliğinde âşık oldu ve annesinin isteklerine karşı gelip çocukluk arkadaşı Adèle Foucher (1803–1868) ile gizlice nişanlandı. Annesi ile yakın ilişkisinden dolayı Adèle ile evlenmek için annesinin ölümüne (1821) kadar bekledi ve 1822'de evlendi.** Bu kadar idealist ve hiçbir şeyin onu caydıramayacağı bir adam. Ve aşkı onun kadar güzel anlatan yazar çok az bulunur: ''Evrenin tek bir varlığa indirgenmesi, tek bir varlığın Tanrı'ya doğru yücelmesi; işte aşk budur.'' -Victor Hugo-
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)
''Ah aşk! dedi Esmeralda, sesi titriyor, gözleri ışıldıyordu. İki sevgilinin bir bedende bir araya gelmesi. Bir melekte bütünleşen bir erkek ve bir kadın. Cennetin ta kendisi!'' (s.106) Gerçekten de Victor Hugo aşkı muhteşem tanımlayan ve onu çok güzel bir şekilde açıklayan biri. Gringoire'ın seyahatinden sonra Esmeralda'nın Quasimodo'ya yardım etmesini, annesini bulmasını, manasız, düşünmeden bir aşka tutulmasını, Phoebus'un ne kadar pislik ve çıkarcı bir adam olduğunu görüyoruz. Ayrıca bu kitap insanlığa din konusunda bir yergi niteliği de taşıyor. Bir başdiyakozun aşk ve zevk uğruna dininden vazgeçmesi, ve dikkat ettiyseniz kimsenin gerçekten dinine bağlı olmaması, herkesin ''sözde'' dinine bağlı olması Victor Hugo'nun insanlığa yergisi. Haklı da zaten, günümüzde maalesef dinleri çıkarları uğruna kullanan birçok insan var. Victor Hugo bunların hiçbir zaman bitmeyeceğini, insanlığın arlanmayacağını açıklıyor. Eskiden de, şimdi de dini sadece amaca ulaşma aracı veya bir iş olarak nitelendiren insanları yeriyor. Ayrıca Victor Hugo'nun matbaanın, yapıları yeneceği konusundaki düşünceleri gerçekten muhteşemdi. Bu konuda bile bu kadar düşünce aktaran Victor Hugo gerçekten muhteşem bir yazar. Gerek tarih bilgisiyle, gerekse coğrafya bilgisiyle. Ayrıca Notre-Dame katedralini ve daha birçok şeyi harika bir şekilde betimlediğini
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)
,
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
ve bu kitapta da gördüm. Gerçekten tarihi kurgusuyla, betimlemelerle, Victor Hugo'nun tarih ve coğrafya bilgisiyle okunmaya kesinlikle değecek bir kitaptı. Faydam dokunduysa ne mutlu bana. Keyifli ve verimli okumalar. KAYNAKÇA: *tr.wikipedia.org/wiki/Notre_Dame... **tr.wikipedia.org/wiki/Victor_Hugo
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,6bin okunma
··
191 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.