Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

156 syf.
·
Puan vermedi
Ayrı Yol
Okumadan önce André Gide’in hayatına dair araştırmalar yapmıştım. Bu kitabı hatta bu karakterleri yazma sebebini kitap bittiğinde daha iyi kavradım. Tam bir André Gide psikolojisi diyebiliyorum ve yazar her ne kadar ona öfkelenmeyin dese de ben Michel’e öfkeliyim. Kendisiyle yeni yeni tanışıyorum fakat diğer eserleriyle muhakkak devam etmek istediğime eminim. Ayrı Yol, insana müthiş bir varoluşsal sancı sunuyor. André Gide’in yarattığı Michel hikâye başladığından beri kendi içinde varoluşsal sancılar çeken bir karakter. Kendisini eşiyle çıktığı balayında vereme yakalanışıyla tanıyoruz. Sonrası ise ardı arkası kesilmeyen sancılar...Kendine sorduğu sorularla, sorularına aradığı yanıtlarla ve kendi hayatına bakışıyla dahi insanı yer yer huzursuz ediyor. Ana tema arayış olduğu için Michel’in kendi içinde çıktığı bulutlu yolculukta siz de ona eşlik etmiş oluyorsunuz. “İnsanın içindedir her şey” diyen Michel’e hak veriyorum. Bu cümlenin derinliği etkiliyor sonra beni. Ne kadar çok şey anlatmak istediğini kendini arayışı esnasında bizlere kanıtlıyor. İnsanın kendini okuyabilmesinin ne denli zor olduğunu gösteriyor. Okurken Michel’in cümlelerine yabancılık çekmiyorsunuz. Bir zamanlar hoşumuza giden alışkanlıkların artık hoşumuza gitmediği, yeni keşifler aradığımız ve bir türlü tatmin olmadığımız, neyden hoşlanıp hoşlandığımızı tam çözemediğimiz dönemleri yaşıyor Michel. Hepimizin yaşadığı dönemler bunlar ve bu sebeple diyorum ya yabancı kalamıyoruz. Bunu eşine olan aşkında dahi anlatıyor aslında. Ne zaman “tamam bu benim” ya da “bunlar emin olduğum duygular” dese değişken kişiliği yine onu sarıyor. Hangi kişiliğimiz gerçek bizi yansıtıyor sorusu ise akıllara zarar. Çocukluğumuzdan bu yana hangimiz hep aynı şeylerden hoşlanır durduk ki sanki değil mi? Bence hepimizin içinde binlerce biz yatıyor. Dönem dönem kendimizi keşfederken içimizde başka bir ben olduğunun farkına varıyoruz. Bu sancılı süreçte Andre Gide bireyin özgürlüğüne de değinmekten geri durmuyor. Karakterin ağzından özgürlük kavramını da defalarca sorgulatan biri. Özgürlük? Kime göre özgürlük? Neye göre? Biliyoruz ki Andre Gide geleneksel ahlak anlayışı karşısında bireyin özgürlüğünü savunan bir yazar. Bununla birlikte insan ilişkilerindeki sorunları da dile getirmekten geri durmamış. Varoluşsal sancısının sonunda Michel kendini buluyor diyebilir miyiz? Seyahatleri, tanışıklıkları, hastalığı, duyguları ve eşiyle geçen yaşamında deneme yanılma yöntemiyle kendi benliğini tanımaya başladı. Bu sebeple benim nazarımda hala tam anlamıyla benliği eksik fakat var olması için kendine sebepler bulmuş bir karakter diyebiliriz. Michel’in kendini arayışı da okura faydalar sağlıyor. Farklı milletten insanlar, geçmiş filozof ve düşünürler ile bizi tanıştırıyor. Farklı insanların ağzından dökülen cümleler okuru da düşünmeye sevk ediyor. Sonrası Michel ile birlikte Tunus macerası, Tunus günleri başlıyor. Cümlemin başında da belirttiğim gibi ben bu kitapta epey André Gide esintisi hissettim. Kendisi de bu varoluşsal sancıları çekmiş ve bireyin kendi arayışını katıldığı topluluklarda kendi içinde hissetmiş biri. Bu sebeple kendini anlatma biçimi olarak Michel’i ortaya attığına inanıyorum. Düşündürücü bir eser. Mutlaka okumanızda fayda var. :)
Ayrı Yol
Ayrı YolAndré Gide · Can Yayınları · 2014735 okunma
·
394 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.