Seattle'da gizemli bir çete bir dizi cinayet işlemeye başlar. Cinayetlerin vampir topluluğu tarafından işlendiği anlaşılınca, Victoria'nın hala intikam peşinde olduğunu bilen Bella, odasından bir kaç eşyanın kaybolduğunu da fark edince kendisini tehlikenin tam ortasında bulur. Bu tehlike olağandışı müttefikler kurulmasını gerektirecek kadar büyüyünce hayatta kalma savaşı bir kez daha başlar.
Bu kitaptan sonra Bella karakterinden iyice bıktım. Düşünceleri, yaptığı seçimler hem çok bencilce hem de tutarsız. Ortalık karıştığında ki bunun tek sebebi kendisiyken, Edward'ı yanında tutmak istemesini hiç sevmedim.
Tabii bir de Edward ve Jacob arasında seçim yaparken o kadar üzülmesi ve zorlanması çok can sıkıcı. Kitabın esas tadı olan Edward Bella aşkının sarsılmazlığına gölge düşürüyor. Jacop ailenin bir parçası, bir dost, platonik bir aşık olarak kalmalıydı bence.
Sevgili Bellamız, hediye sevmez ama alınınca çok sevinir. Ilgi beklemez ama hep ilgi odağı olur. Bencilce kararları ve tavırları, duygusal travmaları kitabı okumayı zorlaştırıyor. Keşke böyle güzel kurgulanmış, aksiyon dolu bir seride Bella karakteri farklı olsaydı. Ya da her bölüm farklı bir karakter tarafından anlatılsaydı.
Serinin en sevdiğim yanı Volturiler. Onlar seriye renk katmasaydı çok yavan bir konu olurmuş. Zaten ben her zaman Team-Edward olarak bu seriyi Edward ve onun sonsuz sevdası, aşkının güzelliği yüzünden seviyorum.