Siz aradığınız saadeti bulmak için eşyayı kendisinin zaruri bir yarımı halinde tanımak kâfi imiş. Hâlbuki ben, varlıkları ve insanları kendime en müthiş yabancılar gibi tanımak için bütün aşkımı harcadım, kalbimi bu uğurda kullandım da şimdi onların hasretiyle benliğime binbir işkence yapıyorum. Hâlbuki ben de saadeti duyabilirdim, çünkü bu şeyler herkesle olduğu gibi benimle de paylaşılmıştı. Yaşayışımın her hâileli safhasında, hayatın her korkunç ânında âteşîn bir tecrübenin benliğime şunu öğrettiğini söyleyebilirim:
Herkes gibi yaşamak lâzımmış. (Syf:97)